Parti Programı
TEMEL İLKELERİMİZ VE AMAÇLARIMIZ
Temel İlkeler
- MİLLETİMİZ TARAFINDAN YÜZYILLARDIR ÖZÜMSENMİŞ BULUNAN MİLLİ GÖRÜŞ ZİHNİYETİNİ TEMEL ALACAĞIZ
- HAK VE ADALETİ ÜSTÜN TUTACAĞIZ
- “ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT” ANLAYIŞINI ESAS ALACAĞIZ
- BÜTÜN İNSANLIĞA VE MAHLUKATA ŞEFKATLE MUAMELEYİ ESAS ALACAĞIZ.
- GÜÇLÜ OLANIN HAKLI SAYILDIĞI DEĞİL, HAKLI OLANIN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR DÜNYANIN KURULMASI TEMEL İDEALİMİZ OLACAKTIR
- HER TÜRLÜ ZULMÜ VE HAKSIZLIĞI ÖNLEMEK VE İYİNİN, GÜZELİN, FAYDALININ, ADALETİN, DOĞRUNUN HAKİM OLMASINI TEMİN ETMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ.
- ÖNCELİKLE MİLLETİMİZE OLMAK ÜZERE TÜM İNSANLIĞA ADALET, REFAH, HUZUR VE BARIŞ, İNSAN HAKLARI, İZZET VE ONUR SAĞLAMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
- MİLLETİMİZE KARŞI DAİMA DÜRÜST, GÜVENİLİR VE ŞEFFAF OLACAĞIZ
- ÜLKEMİZİN VE MİLLETİMİZİN MENFAATLERİNİ DAİMA ÖN PLANDA TUTACAĞIZ.
- “MİLLET İRADESİNİN ÜZERİNDE HİÇBİR BEŞERİ GÜÇ YOKTUR” İLKESİ İLE HAREKET EDECEĞİZ
- BÜTÜN İNSANLARA, DİN, DİL, IRK AYRIMI GÖZETMEDEN ADİL DAVRANACAĞIZ.
- PROBLEM ÜRETEN VE SADECE ELEŞTİREN DEĞİL, UZLAŞMA HEDEFLİ, YAPICI BİR SİYASET İZLEYECEĞİZ.
- ÜLKEMİZİ, HER BAKIMDAN ÜSTÜN VE SAYGI DUYULAN BİR KONUMA ULAŞTIRMAK TEMEL HEDEFİMİZ OLACAKTIR.
- HUKUKU ÜSTÜN TUTAN BİR ÜLKENİN VAZGEÇİLMEZ UNSURU OLAN KUVVETLER AYRIMI İLKESİNİ BENİMSEYECEĞİZ
- VATANDAŞLARIMIZIN MADDİ VE MANEVİ SIKINTILARINDAN KURTARILMASI VE YARINLARA GÜVENLE, UMUTLA BAKABİLMESİ İÇİN GEREKLİ HER ÇALIŞMAYI ZAMANINDA YAPACAĞIZ.
Temel Hedef ve Amaçlar
- Partimizin ana hedefi; milletimizin manevi ve maddi alanlarda kalkınmasını gerçekleştirerek, huzur ve refaha ulaşmasını sağlamaktır. Bununla birlikte, ülkemizin öncülüğünde, tüm insanlığın kurtuluşu için ilmi, iktisadi, siyasi ve ahlaki alanlarda gerekli adımların atılmasıdır.
- Manevi kalkınmamızı gerçekleştirmek için;
Milletimizin; milli ve manevi değerlerimiz etrafında birleşmesi ve bölünmez bir bütün teşkil etmesini sağlayacağız.
Hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini tam manasıyla teminat altına alacağız.
Milletimizin; birlik, beraberlik ve kardeşliğini güçlendireceğiz, toplumsal huzur ve barış ortamını tam manasıyla tesis edeceğiz.
Toplumun ve ülkenin teminatı olan, milli ve manevi değerlerimizin korunması ve yeni kuşaklara aktarılmasında hayati öneme sahip olan aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi için çalışacağız.
Devlet-millet kaynaşmasını sağlayacağız.
Anayasamızın 10 ve 14. maddelerinde ifadesini bulan insanın manevi varlığının gelişmesi ve yine anayasamızın 11, 19, 22, 26, 29. maddelerinde vurgulanan hak, adalet, ahlak ve fazilete dayalı sosyal düzenin vazgeçilmezliğini esas alan, ahlak ve maneviyatı üstün tutan görüşü temel alacağız.
Eğitim sistemimizi bilimsel bilgiler kadar ahlak, maneviyat ve fazileti de önceleyen şekilde kurgulayacağız.
- Ve yine manevi kalkınmamızın tesis edilmesi ve milletimizin yeniden örnek bir medeniyet inşasını başarması için; şanlı tarihimizle iftihar eden, inancımızdan kaynaklanan temel değerlerine bağlı, her türlü taklitçilikten uzak, milli ve tarihi şahsiyetinin ve sorumluluğunun idrakinde olan bir bilinçle hareket edeceğiz.
- Partimizin maddi kalkınma bakımından ana hedefi; ülkemizi uluslararası alanda en güçlü, müreffeh ve gelişmiş bir seviyeye çıkartarak, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ idealine ulaşmaktır.
- Maddi kalkınmamızı sağlamak için; anayasamızda belirtildiği gibi, istisnasız her vatandaşımız için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam kalitesinin hayata geçirilmesini sağlayacağız, bireysel ve sosyal refahı temin edeceğiz. Bu amaçla partimiz;
Meşru kazanç ve ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi,
Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınmanın gerçekleştirilmesi,
Sanayi ve yüksek teknoloji alanında ilerlemenin sağlanması,
Borçlanma ve faize dayalı sömürü sistemi yerine, istihdam-üretim-ihracat ekonomisine geçilmesi,
Sadece tarım ürünleri değil, yüksek katma değerli teknoloji ürünlerinin ihracatının artırılması,
Başta kamuda olmak üzere, her türlü ekonomik istismarın ve israfın ortadan kaldırılması,
Bölgeler ve sosyal sınıflar arasındaki ekonomik dengesizliklerin giderilmesi,
Vergi sisteminin basit ve adil esaslara dayalı şekilde düzenlenmesi, haksız ve fahiş vergilerin kaldırılması,
Ülkenin kaynak ve imkânlarının kullanımında, ülke kalkınması bakımından en hayati alanlara öncelik verilerek verimliliğin artırılması (Kaynakların sadece betona-çimentoya değil, üretime ve teknolojik ilerlemeye kanalize edilmesi),
gerekliliğine inanır.
- Belirtilen bu adımlar neticesinde manevi ve maddi kalkınmanın sağlanması ile; “Yaşanabilir bir Türkiye” ve “Yeniden Büyük Türkiye” hedeflerine ulaşılacaktır.
- Ülkemizin öncülüğünde, bin senelik geçmişimizden kaynaklanan tarihi misyonumuz doğrultusunda, bizimle aynı inancı ve idealleri paylaşan kardeş Müslüman ülkelerle birlikte gerekli hamleleri yaparak sadece milletimizin ve diğer Müslüman milletlerin değil, tüm insanlığın içinde bulunduğu maddi ve manevi sıkıntıların ortadan kaldırılması, kuvvetin değil, hakkın üstün tutulduğu “Yeni Bir Dünya” kurulması temel hedefimizdir.
Temel Kavramlar
- Devlet: Siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik alanlarda adaletin teminatı, tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin kefili, tüm vatandaşlara temel hizmetlerin eksiksiz bir şekilde ulaştırılmasının sorumlusudur.
- Devlet ayrıcalıklı bir azınlığın emir ve isteklerini yerine getiren, çıkarlarını gözeten bir kurum değildir. Ayrım gözetmeden herkese hizmet eden, mağdurları koruyan ve haklı olanları güçlü kılan bir hizmet kuruluşudur.
- Devlet yönetiminde temel ölçülerimiz; ahlak ve fazilet, ehliyet ve liyakat, tecrübe, teknik ve bilimsel bilgi, feraset ve dirayettir.
- Yasama organı tarafından temel değerlerimize ve milli bünyemize uygun kanunlar çıkarılmalı, mevzuat bu kanunlara uyumlu hale getirilmeli ve kanun karmaşasına son verilmelidir.
- Yürütme, ülkemizin menfaatlerini ön planda tutan, vatandaşlara karşı sorumlu, adil, şeffaf ve denetlenebilir icra makamıdır. Kuvvetler ayrımı ilkesi çerçevesinde yasama organı ile uyum içerisinde çalışır.
- Yargı organları, hukukun üstünlüğüne dayalı, adaletin tam manasıyla tecellisini sağlayan bağımsız ve tarafsız kurumlardır.
- Siyasi Haklar: Mevcut siyasi haklara ilave olarak “millet vetosu” ve “halk teşebbüsü” müesseseleri hayata geçirilerek halkın yasama ve yürütme faaliyetlerine doğrudan katılımı sağlanacaktır.
- Temel Hak ve Hürriyetler: Partimizin hak anlayışına göre hak dört sebepten doğar; 1) Yaşamın korunması (yaşama, insanlık onurunun korunması, bireysel özgürlük), aklın korunması (ruhsal ve manevi varlığının korunması ve sürdürülmesi), malın korunması (maddi varlığın korunması, mülk edinme), neslin korunması ve inancın korunmasını (inanma, inandığı gibi yaşama, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğü, inancı ve düşüncesi doğrultusunda örgütlenme) kapsayan doğuştan gelen haklar, 2) Emek karşılığı doğan haklar, 3) Adalet gereği doğan haklar 4) Karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmelerden doğan haklar. Partimiz bu belirtilen hak sebepleri dışında kuvvetin, imtiyazın ve menfaatin hak sebebi sayılmasına kesin olarak karşıdır.
- Partimiz; inanç, düşünce ve ifade hürriyetinin şiddete teşvik, iftira ve hakaret unsuru içermediği müddetçe ihlal edilmesine ve sınırlanmasına kesin olarak karşıdır. Temel prensibimiz fikre fikirle karşılık verilmesi, düşünce ve inançların hiçbir sebeple baskı altına alınmasına meydan verilmemesidir.
- Basın ve Yayın Hürriyeti: Milli, manevi ve ahlaki değerlere saygılı olmak ve şiddete teşvik içermemek şartıyla basın hürdür.
- Ailenin ve Neslin korunması: Sosyal ve ahlaki düzenimizin teminatı ve toplumun temeli olan aile yapısının ve neslin korunması ve devamlılığı için gerekli bütün tedbirler alınmalı, aile huzurunu ve saadetini olumsuz etkileyecek dış etkenler ortadan kaldırılmalı, kanunlar tarafından ebeveynlere sağlanan çocuklarına ahlaki ve dini eğitim yaptırma hakkının en etkili şekilde kullanılmasına yardımcı olunmalıdır.
- Kamu Hizmetleri: Devletin tüm hizmetlerinde şeffaflık, sürat, ucuzluk, kalite ve disiplin sağlanmalı, rüşvet, iltimas, israf, çifte standart gibi problemlerle en etkili şekilde mücadele edilmelidir.
- Sosyal Devlet: Devlet her vatandaşın insanlık onuruna yakışır bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için eğitim ve sağlık hizmetleri de dâhil temel ihtiyaçlarını ücretsiz karşılar.
- Toplumsal Adalet: Devlet ekonomik alanda istismara yönelik her türlü teşebbüsü önlemeli, meşru kazanç ve çalışma adımlarını en üst seviyede teşvik etmeli, refahın, milli gelirin adil bir şekilde paylaşılması için gerekli tüm tedbirleri almalıdır.
- Milliyetçilik: Şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere emaneti olan ülkemizde, şanlı tarihimizden gelen ortak tarihi, sosyal ve manevi değerlere sahip milletimizin manevi değerlerine ve inancına bağlı, birleştirici ve barıştırıcı bir milliyetçilik anlayışına sahibiz.
ADALET VE HUKUK ANLAYIŞIMIZ
- Toplumsal barış ve huzur, milli birlik ve beraberlik için olmazsa olmaz temel bir değer olan adaletin noksansız bir şekilde her alanda tecelli etmesini sağlamak üzere gereken her türlü tedbiri almak temel amaçlarımızdandır.
- Adaletin tecellisini sağlayacak mahkemelerimizin işlevlerini süratli, doğru ve bağımsız bir şekilde ifa etmeleri için gerekli her türlü imkânla teçhiz edilmeleri sağlanacaktır.
- Siyasetin ve iktidarın yargı süreçlerine müdahalesi asla kabul edilmeyeceği gibi yargının da siyaseti etki altına alması kabul edilemez.
- Herkes, dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Yapılacak tüm kanuni düzenlemeler ve alınacak tedbirler adil olacaktır. Aksaklığa sebep olan istisnalar yeniden değerlendirilecektir.
- Temel hak ve hürriyetler, Anayasa’da yoruma meydan vermeyecek şekilde sınırlamaları ile birlikte tek tek sayılacaktır.
- Herkes, masumiyet karinesine sahip olduğundan tutuklama kararları ceza infazı gibi uygulanmayacaktır.
- İddianamelerin hazırlanma süreleri ile ilgili düzenlemeler yapılacak, tutuklu işlerde süreler kesin olacaktır.
- En büyük insanlık suçlarından bir tanesi olan maddi ve manevi her türlü işkence önlenecektir.
- Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip ve yalnızca kendi işlediği suçtan sorumlu olduğundan suç işleyen, yakalanan, tutuklanan kişilerin yakınlarının kişi hürriyetinin ve güvenliğinin sağlanması için tüm tedbirler alınacak, destekler sağlanacaktır.
- “Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti” ile ilgili tüm kıstas ve kısıtlamalar “Basın Hürriyeti” maddelerindeki gibi Anayasa hükmü haline getirilip kişilerin hürriyetlerinin kıstas ve kısıtlamalarını en iyi şekilde öğrenmeleri sağlanacaktır.
- Anayasanın 125. Maddesinde belirtilen; “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine yargı yolu açıktır” hükmünün devamında yer alan kamu vicdanını yaralayan kısıtlamalar yeniden gözden geçirilecektir.
- Özellikle ceza davalarında halk tarafından seçilmiş jüri sisteminin uygulanmasını gerekli görüyoruz. Hukuk davalarında mevcut olan “Alternatif Uyuşmazlık Çözüm” yolları geliştirilmeli ve uygulanabilirliği arttırılmalıdır. Böylece uyuşmazlıklara taraf olan kişilerin hukuki meselelerinin daha hızlı bir şekilde ve barışçıl yollarla çözüme ulaşması yöntemleriyle toplumun manevi huzura kavuşması sağlanacaktır.
- Adalet Akademisinde staj yapan hâkim ve savcı adaylarının adalet üzere hükmeden, anlayışlı, dürüst, itimat edilen, vakarlı, metanet sahibi olarak yetişmelerini sağlayıcı eğitimler mesleki eğitimlerle birlikte verilecektir. Kanunda sayılan staja son verme maddesi saklı kalmak kaydı ile bu staj döneminden sonra yapılacak yazılı sınavda da başarılı olanlar Hâkimlik ve Savcılık mesleğine atanacaktır.
- Adalet mensuplarının bilgi ve yeterliliklerinin sürekli olarak geliştirilmesi için bilimsel ve meslek içi eğitime yönelik çalışmalar yapmalarını temin edecek yöntemler geliştirilecektir.
- Hakimlik mesleğinin müstesna konumuna yaraşır bir şekilde, hakimlerin sahip oldukları statünün ve hakların her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap verecek konuma getirilmesine gayret edilecektir.
- Savcıların duruşmadaki oturma alanları yeniden düzenlenerek sanık müdafilerinden üstün oldukları algısı giderilecektir.
- Savcıların idari görevleri hafifletilerek, Adalet Bakanlığı tarafından gerekli birimler oluşturulacaktır.
- Savcılara bağlı adli kolluk müessesinin kuruluşu hızlandırılacak, güvenlik birimlerindeki çift başlılık ve iş yoğunluğu giderilecektir.
- Adalet mekanizmasının önemli unsurlarından olan avukatlık mesleğinin güvenilirliğinin arttırılması için gerekli önlemler alınacaktır.
- Avukatlar üzerinde vesayetçi bir yapı olan Barolar, meslek sorunlarını çözen kurumlar haline dönüştürülecektir. Alternatif baro seçeneklerinin de bu bağlamda düşünülebileceğine inanıyoruz.
- Kurumsal nitelik kazandırılamayan, görev, yetki ve sorumlulukları diğer kamu kurum ve kuruluşları ile çakışan ‘Kamu Baş Denetçiliği’ kurumu kaldırılacaktır.
- Ceza İnfaz Kurumlarımızda kapasitelerinin çok üstünde tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bu kurumlarımız asgari insani yaşam koşullarını sağlamaktan uzaktır. Bu koşullar iyileştirilecek ve Ceza İnfaz Kurumları, suç ve suçlu sayısını arttıran yapısından çıkarılıp, insan haklarına titizlikle riayet eden ve hükümlüleri topluma kazandıran kurumlar haline getirilecektir. Bu kurumların bağımsız ve sivil denetim mekanizmaları tarafından sürekli olarak denetlenmeleri sağlanacaktır.
Mahkemeler
- “Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce sağlanır” hükmünün sözde kalmaması sağlanacaktır.
- Mahkemelerin kuruluşundaki hassasiyetlere dikkat edilecek, kurulan mahkemelere atanan hâkimlerin değişikliği genel kurallara bağlanacak, hâkimlik teminatının zedelenmesinin önüne geçilecektir.
- Mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır. Aynı zamanda adalet mekanizmasının işleyişi hızlandırılacaktır.
- Uzlaştırıcılık ve Arabuluculuk sistemi geliştirilecek ve daha yaygın hale getirilecektir. Arabuluculuk imtihanı kaldırılacak, on sene fiili avukatlık ve beş sene fiili hâkimlik veya savcılık yapanlara arabuluculuk belgesi verilecektir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu
- Hâkimler ve Savcılar Kurulunun üye sayısı ve seçim usulleri yeniden gözden geçirilerek kurul görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken bağımsızdır ilkesi ile ilgili spekülasyonları önleyici yeni yasal düzenlemeler yapılacaktır.
- “Hâkimlik ve Savcılık mesleğinden çıkarılmayı gerektiren suçlarda disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir” hükmü yalnız Hâkimler Savcılar Kurulu üyelerinin kararı ile değil, bu kurula Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hukuk Fakültesi Akademisyenleri, Avukatlar arasından seçilecek üyelerin de katılımı ile gerçekleşecek daha geniş bir kurul tarafından verilecek karar ile hükme bağlanacaktır. Bu konunun usul ve esasları düzenlenecektir.
Anayasa Mahkemesi
- Anayasa Mahkemesinin adil ve tarafsız bir şekilde işleyişinin güçlendirilmesi için üye seçimi ve oluşumu gözden geçirilecektir.
- Siyasi partilerle ilgili veya siyasi parti üyesi olmaktan dolayı açılan bütün davaların Anayasa Mahkemesi tarafından görülmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Yargıtay ve Danıştay
- Yargıtay ve Danıştay’a İçtihat Mahkemesi sıfatı kazandırmak için gerekli çalışmalar yapılacaktır. Bu bağlamda İstinaf adı verilen Bölge Mahkemelerinin de yapısı yeniden gözden geçirilecektir.
- “İçtihat mahkemesi yapılacak adı altında” Yargıtay ve Danıştay üye sayılarında azaltma, üyeliklere son verme, üye sayısını arttırma gibi sayısız yasal düzenleme yapılması, adalete ve ismi geçen kurumlara zarar vermiştir. Bu sebeple, Yargıtay ve Danıştay üye sayıları ile ilgili tüm veriler incelenerek üye sayıları değiştirilemeyecek şekilde bir düzenlemeye tabi tutulacaktır.
- Yargıtay, Danıştay, Bölge Mahkemeleri ve Mahalli Mahkemelerin tahmini karar süresini ilgililere bildirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılarak, kararların makul sürede çıkarılması sağlanacaktır.
- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Bölge Mahkemeleri ve Mahalli Mahkemelerin iş yükünü hafifletmek için her türlü tedbir alınacaktır.
Siyasi Partiler ve Seçim
- Kuralları tam konmamış, kuvvetler ayrılığını gözetmeyen sistemlerin pek çok mahsurlu sonuçları olduğu Dünya’daki birçok örneği ile gözler önündedir. Bu bakımdan, kuvvetler ayrılığı ilkesini en titiz şekilde gözeten, TBMM’nin işlevinin korunduğu, başkanın da denetlenebilmesi için gerekli düzenlemelerin hayata geçirildiği bir “Başkanlık Sistemi”nin tesis edilmesi öncelikli hedeflerimizden olacaktır.
- Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Farklı fikirlere sahip partilerin TBMM’de temsil edilmesini demokrasinin gereği olarak görmekteyiz. Bu sebeple seçim barajının yüzde beş seviyesine düşürülmesi makul gözükmektedir.
- Milletvekili sayısı azaltılarak makul bir seviyeye getirilecektir.
MİLLİ EĞİTİM POLİTİKAMIZ
- İlim ve irfan alanında ilerleme, bilimsel ve teknik güce erişmenin en önemli unsurlarındandır.
- İlim ve irfanı esas alan medeniyetimiz özellikle bilimin manevi ve ahlaki değerler sistemi ile bütünleştiğinde insanlığa faydalı olacağı gerçeğini ortaya koymuştur. Eğitim politikamız bu çok önemli gerçeği temel alacaktır.
- Çocuklarımıza ve gençlerimize büyük hedefler göstermeyen ve gerçek hayatta bir karşılığı olmayan mevcut eğitim sistemimiz ile ‘Yeniden Büyük Türkiye’ ve ‘Yeni bir Dünya’ hedeflerine ulaşmamız mümkün değildir. Eğitim sistemimizde esaslı bir dönüşüm gerçekleştirilmeden yapılacak birtakım yüzeysel değişiklikler ile de sonuç alınması mümkün değildir. Bu nedenle eğitim-öğretim sürecini kapsayan bütün faktörleri dönüştürerek yeni bir eğitim-öğretim sistemini hayata geçireceğiz.
- Bu gerçekler ışığında, öğrenmenin ve ilim tahsil etmenin en önemli insani ve manevi sorumluluk olduğunun bilincinde olarak, ırk, cinsiyet ve bölgesel ayrım gözetmeksizin en geniş manada eğitim ve öğretim seferberliğinin gerçekleştirilmesini temel vazife olarak görüyoruz.
- Kendi değerler sistemimize dayanan eğitim modeline göre oluşturulacak yeni eğitim sistemimiz yeni nesillerimizin kendilerine ve bütün insanlığa faydalı olmasını sağlayacaktır.
- Ülkemizin bilgi ve teknoloji çağında geride kalmaması için doğru bir eğitim sistemi ile yenilikçi ve kâşif ruha, sorgulama ve analitik kavrama yeteneğine sahip bireyler yetiştirilmesi, ar-ge, innovasyon ve girişimciliğin önündeki tüm engellerin kaldırılması büyük öneme sahiptir.
- İnsanımızın, yeni bilgiler üreterek ve keşifler yaparak dünyaya öncülük edecek bireyler olmasını sağlayacak eğitim sisteminden geçmesini temin etmek en temel görevlerimizdendir.
- Bu hedef doğrultusunda öğrencilerimiz sadece dersi geçmek, iyi notlar almak, iyi üniversiteleri kazanmak, diploma sahibi olmak ve iyi gelirli işlere girerek kendilerini kurtarmak için ders çalışmayacaklardır. Bütün derslerde ortaya bir eser çıkarmayı, üretmeyi, yenilik getirmeyi, insanlığa faydalı olmayı esas alan bir yaklaşım hâkim kılınacak. Böylelikle gençlerimiz ülkemiz ve tüm insanlığın yararına olacak yenilikler yapmak, ürün ve proje geliştirmek ve büyük işler başarmak için derslerine çalışacaklardır.
- Mevcut sistem içerisinde her okul döneminde her seviyedeki öğrencileri sınav stresine sokmaktayız. Bilgi ölçmek yerine çoktan seçmeli test çözmeyi öğrenen öğrencilerin bilgi seviyelerinin çok da artmadığı, PISA gibi uluslararası öğrenci değerlendirme programlarında açıkça görülmektedir. PISA 2009 sıralamasında 39. olan ülkemiz, PISA 2012 sıralamasında 42. olmuş ve nihayet PISA 2015 incelemesinde, 72 ülke içinde ancak 54. olabilmiştir. Araştırma yapılan 72 ülke içinde 54. sırada olmak üzerinde çok düşünmemiz ve çözmemiz gereken bir konu olacaktır.
- Başarı değerlendirme sistemi not odaklı değil, ürün odaklı olacaktır. Öğrenciler hayatın her alanında yenilikler yapmak, teknoloji üretmek, sanat eserleri ortaya koymak için derslerine çalışacak ve bu amaçlara uygun sınavlara gireceklerdir. Gençlerimiz ezberledikleri bilgi miktarına ve sınavlardan aldıkları notlara göre değil, o dersin bilgilerini kullanarak bir eser üretip üretmediklerine göre değerlendirileceklerdir. Böylece çocuklarımız ve gençlerimiz derslerine sınavdan geçmek için değil, kendilerine ait olan ve gerçek hayatta sorun çözen projeleri ve eserleri üretmek için çalışacaklardır. Yeni eğitim sistemiyle çocuklarımızın ve gençlerimizin büyük hedeflere ulaşmaları için onlara her türlü desteği vereceğiz.
- Eğitimde teorik bilgi biriktirme ve ezbercilik mantığı yerine, bilgilerin uygulaması ile teorik alt yapının mantığının zihinlere yerleştirilmesi öncelenecektir. Örneğin, fizikte elektrik devreleri teorisi basit eğitici devrelerin laboratuvar ortamında uygulanmasına yönelik oyunlar ile öğretilecektir.
- Liseyi, hatta üniversiteyi bitirdikten sonra bile iş bulamayan milyonlarca öğrenci mezun ettiğimiz hepimizin malumudur. Yeni Eğitim Sistemimizde ülke ve dünya gerçeklerini göz önünde bulundurarak her genç evladımızın geleceğe güvenle bakabileceği bir meslek-zanaat-sanat sahibi olmasını sağlayacağız. Üniversiteden mezun olan tek bir gencimiz dahi işsiz kalmayacak, üniversite diploması ‘işsizlik sertifikası’ olmaktan kurtarılacaktır.
- Türkiye’mizdeki gelir dağılımının eşit olmadığı, bununda, yetişen gençler arasında bir fırsat eşitsizliğine yol açtığı bilinmektedir. Hatta bölgesel eğitim-öğretim farklılıkların da öğrenciler arasında çok haksız bir rekabete yol açtığı bilinmektedir. Eşit şartlar altında eğitilmeyen öğrencilerin aynı sınavlara sokulmasının adaletli olmadığını da biliyoruz. Bu adaletsizliğin giderilmesi için gerekli adımlar süratle atılacaktır.
- Gelecekte ihtiyaç duyulacak bilim dalları bilimsel veriler ışığında belirlenerek öğrencilerin eğitim öğretim program ve müfredatında gerekli değişiklikler yapılacaktır.
- İçinde bulunduğumuz çağda dünya ile iletişimin önemi son derece yüksektir. Bu bakımdan, Arapça, Çince, İngilizce, Rusça, başta olmak üzere en az bir yabancı dilin en iyi şekilde öğretilmesi amaçlanacak, ancak diğer derslerin eğitim dili Türkçe olacaktır.
- Öğrencilerimiz seçecekleri mesleklere göre, ihtiyaç duyuyorlarsa, seçmeli yabancı dil eğitimi almak isteyebilirler. Öğretmen, polis, ordu mensubu, hemşire, doktor ve benzeri meslek sahiplerinin görev yerlerinde halk ile kolay iletişim kurabilecekleri dilleri öğrenmesi, teşvik edilecek ve gerekli ortam hazırlanacaktır. Bu gayret halk ile iletişimi kolaylaştıracaktır.
- Eğitimde en temel prensiplerimizden bir tanesi de anayasamızda devlete bir görev olarak verilmiş olan bireylerin manevi yönünü geliştirme vazifesinin devlet tarafından etkin şekilde yerine getirilmesi suretiyle yeni nesillerimizin ahlak ve fazilet bakımından üst düzeyde yetiştirilmesidir.
- Yeni nesillerimizin dini ve ahlaki hasletlerle donanması, helal ve haram bilincine sahip şuurlu bireyler olarak yetişmeleri için gerekli her türlü tedbir alınacak, eğitim politikamızda ‘önce ahlak ve maneviyat’, ‘nefis terbiyesi’ ve ‘hakkı üstün tutma’ prensipleri hâkim olacaktır.
- Yeni Eğitim-Öğretim sistemimiz, bu gerçekler ve temel prensipler ışığında düzenlenecektir.
Okul Öncesi Eğitim Dönemi
- Yarınlarımız olan çocuklarımızın fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişiminin devlet güvencesinde en üst seviyede korunmasına önem verilecektir.
- 0-5 yaş grubu çocuklarımızın bu dönemde özellikle annesi ile olmak üzere ailesiyle bağlarının güçlendirilmesi amacıyla annelere çocuk bakım maaşı bağlanacaktır. Bu imkana rağmen çalışma hayatına devam etmek isteyen anneler çocuklarını MEB tarafından denetlenen kreşlere gönderebileceklerdir.
- Kreş dönemi çocukların anaokulu eğitimine hazırlandığı, ihtiyaç duyacakları temel bilgilerin oyun olarak basitçe öğretildiği bir dönem olacaktır. Toplumun örf ve adetlerine uygun şekilde ortak değerlerinin öğretildiği bir dönem olacaktır. Bu eğitim dönemi mecburi olmayacak, ancak devlet bu konuda ailelere yardımcı olmak için her türlü tedbiri alacak ve destekleyecektir.
Anaokulu Dönemi
- Temel eğitim öncesinde çocuğun gelişimi ve okula hazır hale gelmesi için pedagoglar yönetiminde hazırlanan bir müfredat uygulanacaktır. Bu eğitim dönemi “Anaokulu” hizmeti veren ve müfredatı MEB tarafından denetlenen kurumlarda yapılacaktır.
- Anaokullarında görev alacak bütün öğretmenlerin yeni eğitim sistemimiz çerçevesinde yeniden kurulacak olan “Öğretmen Okulu” mezunları arasından çocuklarımızın psikolojik, zihinsel ve ahlaki gelişimine uygun kimseler olması sağlanacaktır.
- Çocuklarımıza milli ve manevi değerlerimizin erken yaşta aşılanması da anaokulu eğitiminin temel amaçlarından olacaktır.
Temel Eğitim Dönemi
- Temel eğitim dönemi, uygun geçiş süreciyle süratle değiştirilecek. Müfredat öğrenciyi sorgulayan, araştıran, ve uygulamaya ve yenilik yapmaya yönelten bir eğitim dönemine hazırlayacak ve öğrencinin uygulama becerisinin gelişmesine yardımcı olacak bir hale dönüştürecektir.
- Temel eğitim dönemi okullarımızda modern binalar, akıllı tahtalar, tabletler bilgisayarlar gibi faydalı yeniliklerle yetinilmeyecek, eğitimin sistemimizin sadece fiziksel değil, bilimsel kalitesinin de artırılması için gereken önlemler alınacaktır.
- Sistemimizde, ilkokul ve ortaokul seviyelerindeki müfredat hızla gelişen dünyanın ihtiyaçları göz önüne alınarak, bilimsel bir yaklaşımla yeniden düzenlenecektir.
- Bilimin manevi ve ahlaki değerler sistemi ile bütünleştiğinde insanlığa faydalı olacağı gerçeğinden hareketle temel eğitim dönemi müfredatında öğrencinin ahlak ve maneviyat bakımından gelişmesine özel önem verilecek, ayrıca ‘gerçek’ bilimler tarihi dersi ile ecdadımızın ve tüm İslam alimlerinin bilime katkıları tam manasıyla ortaya konarak yeni nesillerimizin bilimsel alanda özgüven kazanmaları da sağlanacaktır.
- Okulların fiziki yapısı, mümkün olduğu ölçüde sınıflara düşen öğrenci sayısı, eğitim öğretim araç ve gereçleri, laboratuvarlar, kütüphaneler ve spor alanları bakımından eşit hizmet sunabilir hale getirilecektir.
- Öğretmenlerimizin gelir seviyesi artırılarak yeni eğitim sistemimizin büyük hedefleri doğrultusunda öğrencilerini başarıyla yetiştirmeleri ve manevi tatmin yaşamaları sağlanacak. Öğretmenlerin maaşları en az AB ülkeleri seviyesine çıkarılacaktır.
- Türkiye’nin her yerinde hizmet sunan eğiticilerin mesleki donanımlarının geliştirilmesi için gereken her türlü teşvik uygulanacaktır. Bölgesel farklılıkları ortadan kaldırmak için az gelişmiş bölgelerde görev alacak eğiticilere ek ödemeler yapılacaktır.
- Temel eğitim döneminde öğretmen ve öğretim görevlileri öğrenciler tarafından seçilebilecektir. Öğretmen maaşları öğrenci sayısı, seçilen öğrencilerin üst eğitim kurumlarındaki başarısı ve kıdem esasına göre oluşturulan katsayılara göre adalet esasına göre belirlenecektir.
- Özellikle ilkokullarda görev alan eğiticiler pedagoji eğitiminden geçmemişlerse bu eksikleri süratle tamamlatılacaktır.
- Eğitici ve öğrencilerin yenilenen bilgi teknolojilerini, başta bilgisayar olmak üzere etkili bir şekilde kullanabilmeleri için her türlü destek verilecektir.
- Öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önüne alarak farklı eğitim kurumlarının kuruluşu desteklenecektir. Bu kapsamda ülkemiz için çok önemli bir cevher olan üstün zekâlı öğrenciler zamanında tespit edilerek daha üstün ve farklı müfredatlardan geçirilmesi sağlanacak, bu çocuklarımızın yabancı ülkeler tarafından sahiplenilmesinin önüne geçmek için gerekli tedbirler alınacaktır.
- Engelli öğrencilerimizin eğitim öğretim haklarından sonuna kadar faydalanması için gereken her türlü imkân sağlanacaktır.
- İmkânı olmayan bütün öğrencilerin devlet bursu ile okutulması ve farklı şehirlerde okuyacaklarsa huzurla kalabilecekleri yurtların temininde de gerekli her türlü özen gösterilecektir.
- Sanat ve spor konusunda özel yetenekli öğrencilerin gelişimi için her türlü destek verilecektir.
- Lise düzeyindeki eğitim müfredatı temelden değiştirilecektir. Liseye başlayan öğrencilerden, hali hazırdaki sınıflandırmadan daha geniş şekilde çeşitlendirilecek ANA dallardan bir tanesini tercih etmesi istenecek, buna göre yönlendirme yapılacaktır. Bu yönlendirmenin olabilmesi için ortaokul düzeyinden sonra öğrencilerin ana dallardan birine yönlenmeleri için öğrenci, aile, okul yönetimi ve pedagogların tavsiye ve yardımıyla karar verilecektir.
- Öğrencilerin üniversite bölüm tercihleri lise döneminde seçtikleri ANA dallara bağlı olacaktır. Bu ana dallara göre hangi bölümlere gidebilecekleri Yüksek Öğretim İdaresi tarafından listeler halinde belirlenecektir.
- Öğrencilerin üniversiteye girişinde orta öğretim başarılarının payı artırılacak, ayrıca üniversiteye giriş için salt bilgiyi ölçen, öğrencinin bütün geleceğinin 3 saat içerisinde belirlendiği bir tek sınav değil, bir “sınavlar kümesi” uygulanacaktır. Üniversite adayı öğrenci belli derslerin sınavlarına ayrı ayrı girecek, aynı dersin sınavı yıl içerisinde birkaç kez uygulanacağından, öğrencinin ilk girdiği sınavda başarılı olamaması durumunda tekrar deneme şansı bulunacaktır.
- Üniversiteye giriş için farklı ders alanlarında ve yıl içerisinde birkaç defa uygulanan bu sınavların uygulamaya yönelik olması veya açık uçlu sorular içermesi de ayrıca değerlendirilecektir.
- Lise düzeyinde zanaat okullarını seçerek bu okullardan bir tanesini bitiren öğrenciler ise iki yıllık bir üst meslek okuluna sınavsız gidebilecek, başarı ile bitirmeleri halinde zanaat okullarında profesyonel eğitici olabileceklerdir. Devlet kadrolarında ve özel sektörde tercihli olarak iş bulmaları da sağlanacaktır. Arzu ederlerse konuları ile ilgili üniversite bölümlerine yatay geçiş yapıp ek dersler alarak mühendis diploması da alabileceklerdir.
- Zanaat okullarına gereken ehemmiyetin verilmesiyle, mesleki ve teknik eğitim güçlendirilecek ve teşvik edilecek, sanayi ve iş hayatımızın büyük eksikliğini hissettiği ara eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanacak.
Yükseköğretim
- Ülkemizde son yıllarda onlarca yeni üniversite açılmıştır. Her şehirde açılmaya çalışılan bu üniversitelerin birçoğunun öğretim üyesi, laboratuvar, araç, gereç bakımından yeterli olmadığı bilinmektedir.
- Bazı üniversitelerin de binalarının tamamlandığı, kimlerin tarafından kurulduğu belli olmayan bazı laboratuvarların bile hazır olduğu, ancak bu laboratuvarlar ile ilgili öğretim üyelerinin bulunmadığı bilinmektedir.
- Devlet, üniversitelerimiz, YÖK, siyasetçiler, önümüzdeki on yıllar için herhangi bir planlama yapmadığından, siyasal baskılar etkisinde kalarak aynı, benzer bölümler onlarca üniversitede açılmakta, Türkiye’nin ihtiyacından çok fazla eğitilmiş işsiz ordusu oluşturulmaktadır.
- Bu gerçekleri göz önünde bulunduran partimiz, gelecek on yıllar için, Dünya’nın da gelişen ihtiyaçlarını göz önüne alarak bir program yapacak ve üniversitelere verilen kaynakların boşa gitmemesi için gerekli önlemleri alacaktır.
- Üniversite sayımızın artırılması kadar üniversite eğitiminin kalitesinin artırılmasına da gereken önem verilecek, üniversitelerimizin uluslararası alanda yetkinlik kazanması için gerekli adımlar atılacaktır.
- Üniversitelerimiz İhtisas üniversiteleri haline dönüştürülecek, yeterli öğrencisi ve öğretim üyesi bulunmayan bölümlerin kapatılması sağlanarak kaynak israfı engellenecektir.
- Üniversite eğitiminin salt bilimsel bilgi biriktirme yerine, araştırma, uygulama, keşfetme ve gerçek hayatta sorun çözmeye yönelik bir yapıya kavuşturulması hedeflenecektir.
- Üniversitelerde akademik unvan yükseltme ve kadroya atama kıstaslarının çok farklı olması da adaletsizliğe yol açmaktadır. Bu haksızlık, gerekçesi ne olursa olsun, ortadan kaldırılacaktır. Üniversitelerde Akademik Unvanı aldıktan sonra ilgili kadroya atanmalardaki keyfilik de mutlaka ortadan kaldırılacaktır.
- Yüksek Lisans eğitiminin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle uygulamalı bilim dallarında Yüksek Lisans yapmak isteyen öğrencilerin devlette veya özel sektörde 2-3 yıl çalıştıktan sonra yüksek lisans yapmasının ideal olduğunu düşünmekteyiz. Şimdiki haliyle, öğretim üyesinin belirlediği herhangi bir konu seçilmekte, bu konu da her zaman için bir problemi çözmeye yönelik olmamaktadır.
- Yurtdışında saygın üniversitelerde görev yapan tanınmış yabancı bilim adamları ile ülkemizdeki akademisyenlerin ortak olarak hazırlayacakları özgün projeler desteklenecektir. Proje sayısının arttırılması için her üniversitede yönlendirici “Proje Hazırlama Büroları” kurulması da maddi olarak desteklenecektir.
- Yurtdışında tanınmış Türk asıllı akademisyenlerin Türkiye’de istihdamının yolları aranacak, mümkün olmadığı takdirde bir-iki yıl, Sabbatical süreçlerini kullanarak Türkiye’de ortak çalışma yapmaları için her türlü maddi destek verilecektir.
- Kütüphanelerin ve Dijital-Sayısal kütüphanelerin geliştirilmesi desteklenecektir.
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR VE SU POLİTİKAMIZ
Enerji
- Bir ülkenin gerçek manada bağımsız olabilmesi için, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulması gereklidir. Stratejik bakımdan son derece önemli olan enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmanın sağlanması için gereken hamleler ivedilikle hayata geçirilecektir.
- Ülkemizin doğalgaz, petrol, kömür gibi fosil enerji kaynaklarını ithal etmesi her sene artan miktarlarda cari açığa sebep olmaktadır. Hedefimiz bu cari açığı olabilecek en az seviyeye indirmek olacaktır.
- Enerji arz güvenliği ve birçok karmaşık siyasi dengeler açısından Rusya, İran, Azerbaycan, Katar, Cezayir ve diğer komşu ülkeler ile çeşitli enerji bazlı uzun vadeli ekonomik ilişkilerimiz bulunmaktadır. Partimiz bütün bu dengeleri gözetecektir.
- Ancak Partimiz, enerji politikalarında özellikle ve öncelikle başta güneş enerjisi olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına hayati bir önem gösterecektir. Güneş enerjisi santralleri kurulu gücünün ilk on yıllık planda mevcut enerji kurulu gücümüzün yüzde ellisine ulaşması en önemli hedefimiz olacaktır. Güneş santrallerinin kurulumunda ülkemizde yapımı ve teknolojik geliştirilmesi kolay olan “Konsantre Güneş Enerjisi” metodu (CSP) tercih edilecektir. Bu konuda ARGE çalışmalarına katılacak, yüksek lisans ve doktoralı eleman sayısının arttırılması da öncelikli hedeflerimizdendir. Çatı tipi güneş enerjisi kurulumunda ülkemizde oluşacak teknoloji kirliliğini önlemek ve ülkemizin verimsiz paneller çöplüğüne dönmemesi için güneş enerjisi panellerinin ithali belli kurallara bağlanacaktır.
- Türk teknolojisiyle üretilecek güneş enerjisi panellerinin AR-GE çalışmaları ve yapımı desteklenecektir. Enerji üretiminde kullanılan ve hâlihazırda büyük çoğunluğu ithal edilen tüm araç ve teknolojilerin yerli ve milli olarak geliştirilmesi için gerekli yatırımlara öncelik verilecektir.
- Rüzgâr enerjisi santrallerinin kurulumu desteklenecek, ancak aktif tektonik hatların üzerine gelmemesine ve kurulan alanların turist yoğun bölgeler olmamasına dikkat edilecektir.
- Kömür potansiyelimiz geliştirilecek ve özellikle linyit potansiyelimizin termik santrallerde çevreye en az zarar vererek kullanımı sağlanacaktır. Karbon ve kükürt salınımını en aza indirmek için özel sektörce yapılacak ARGE çalışmaları desteklenecektir.
- Çevre kirliliğine yol açan, tabiatı mahveden, özellikle Karadeniz Bölgesi’ndeki turistik bölgeleri çirkinleştiren dere tipi hidroelektrik santrallerinin yapımı durdurulacak, ancak çok özel uygun şartlar oluştuğunda izin verilecektir.
- Verimsiz çalışan termik ve hidroelektrik santrallerimizdeki problemler özenle incelenecek, verim artışı için gerekli idari ve teknolojik önlemler alınacaktır.
- BM kararları ve sözleşmelerinin de açık şekilde ortaya koymuş olduğu Kıbrıs civarında ve Doğu Akdeniz baseninde bulunan doğalgaz-petrol yatakları ile ilgili haklarımız en titiz şekilde korunacaktır.
- Dünya çapında potansiyeli giderek artan ‘yenilenebilir enerji’ (gübre, çöp, sera atıkları v.b. atıklardan enerji üretimi) alanında gerekli ilerlemenin sağlanması da hedeflerimiz arasındadır. Mümkün olan ve potansiyeli bulunan her ortamda BİYOGAZ üretilmesi için gerekli teşvikler uygulanacaktır.
- Özellikle Karadeniz kıyılarımızdaki hidrojence zengin suların HİDROJEN ENERJİSİ üretimi için yeterli olup olmayacağını ortaya koyacak AR-GE çalışmaları teşvik edilecektir.
- TPAO, kritik önemde bir kurumumuz olup yurtiçi ve yurtdışı ortaklarla birlikte yürüteceği petrol aramaları teşvik edilecektir.
- Jeotermal enerji açısından oldukça zengin bir ülke olmakla birlikte, Jeotermal kaynaklarımızın %94’lük bir kısmında ölçülen sıcaklıklar elektrik enerji üretimine yetmeyecek kadar düşüktür. Bu gerçek göz önüne alınarak, jeotermal enerji ile ısınan seraların ve ev ısıtmalarının sayısı arttırılacaktır. Elektrik üretimi için yapılacak jeotermal ARGE çalışmaları desteklenecektir.
- Çıkarılması esnasında kullanılan kimyasallar sebebiyle, kanser dâhil olmak üzere önemli ciddi hastalıklara yol açan, kimyasalların, kumun ve suyun hidrolik pompalanması sırasında bölgede deprem oluşum sayısını arttıran, çevre kirliliği oluşturması sebebiyle ABD ve Avrupa ülkelerinde üretimine izin verilmeyen KAYAGAZI’nın ülkemizde de üretimine izin verilmeyecektir.
- NÜKLEER ENERJİ santrallerinin teknolojisi, kurulumu, hammadde temini alanlarında dışa bağımlılıktan kurtulmak için yapılacak çalışmalar teşvik edilecektir.
- Doğal değerlerimiz olan uranyum ve toryum madenlerinin cevher zenginleştirme ve enerji üretimine yönelik nükleer teknoloji geliştirme çalışmaları teşvik edilecektir.
- Çekmece Nükleer Araştırma Enstitüsü’nde, Türkiye’nin tıbbî radyoizotop ve sınaî radyoizotop ihtiyacını da karşılayacak “Radyoizotop Üretim Bölümü” yeniden oluşturulacaktır.
- Elektrik, su, doğal gaz gibi zorunlu ihtiyaç kalemleri bütün hane halkına asgari oranlar nispetinde ücretsiz olarak sağlanacaktır.
Madencilik
- Ülkemiz, maden ve endüstriyel hammadde çeşitliliği bakımından çok zengindir. Bor, toryum, trona madenlerimizin rezerv büyüklükleri son derece yüksektir. Doğal zenginliklerimizden çok daha geniş ve verimli bir şekilde, stratejik hassasiyetler ve milli menfaatler de gözetilerek istifade edilmesi için gereken adımlar hızlı bir şekilde atılacaktır. Elimizde bulunan serveti en ideal bir şekilde değerlendirmenin kanunu yeniden yapılacak, işletmenin ideal usul, metot, yol ve teknolojisi geliştirilecektir.
- Mevcut maden kanunu, madenciliği, sadece çok zenginlerin yapacağı bir sektör haline dönüştürmüştür. Bu ise çok yakında kartelleşmeye yol açacaktır. Bu sebeple Maden Kanunumuzun 2015 yılında yürürlüğe giren ve tamamen ceza vermeye dayalı, orta ve küçük sermayeli madenciyi sektör dışına iten birçok maddesi yeniden gözden geçirilecek ve üretimi teşvik edici hale getirilecektir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MİGEM), sadece ceza vermeye hazır bir kurum niteliğinden kurtarılıp, madencilerin işlerini kolaylaştıran ve hatta madencilerin diğer ilgili kurumlardaki işlerini takip eden, yol gösteren kurum haline gelmesi sağlanacaktır.
- Enerji potansiyelimizin ve tabii kaynaklarımızın yerli ve milli yatırımlarla değerlendirilmesi, bu doğal nimetlerden öncelikle milletimizin istifade etmesi hayati öneme sahip olduğundan, bu alanda yabancı sermayeye hâkimiyet sağlayacak ölçüsüz ve adaletsiz uygulamalardan kaçınılacaktır.
- Maden, Endüstriyel hammadde ve taş ocakları ruhsatlarının hepsinde Maden Mühendisi bulundurma mecburiyeti, maden mühendisi sayısının çok yetersiz olması sebebiyle yeniden gözden geçirilecek, yetersiz olduğu durumlarda Jeoloji Yüksek Mühendislerinin görevlendirilmesi için yasal mevzuatta gerekli değişiklik yapılacaktır.
- Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, 1970’li yıllardaki “Enstitü” kimliğine tekrar kavuşturulacaktır. MTA Bölge müdürlüklerinin tekrar kurulmasıyla ülkemizdeki maden varlıklarının ortaya çıkması hızlandırılacaktır. Bu çalışmalar sırasında, işleri hızlandırmak için Yüksek çözünürlüklü (50 cm ve altı) uydu görüntülerinin kullanılması ve Uzaktan Algılama tekniklerinin kullanılması teşvik edilecektir.
- Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi sistemlerini madencilikte ve jeolojik harita yapımında kullanabilen personel sayısının hızla arttırılması sağlanacaktır.
- Ülke sanayisinin öncelikli ihtiyaçları ve gelişen yeni teknolojilerin ihtiyaçları göz önüne alınarak madencilik yapılması planları yapılacak ve uygulanacaktır. Üretimi ve ihracatı azalan kromit ve bakır başta olmak üzere, metalik madenlerdeki temel sorunlar incelenip, üretim ve ihracat arttırılacaktır.
- Bu bağlamda, Demir-Çelik sanayinin ana girdileri olan demir ve kömür başta olmak üzere bakır, kromit ve mangan madenciliğine özel önem verilecektir. Ayrıca, elektrikli araçların akülerinde ve uzun ömürlü Güneş pillerinin yapımında kullanılacak olan Nikel, Kadmiyum, Lityum madenciliğinin geliştirilmesine özel önem verilecektir.
- Endüstriyel hammaddelerimizin ham olarak satışı yeniden gözden geçirilecek, katma değeri yüksek ürünler şeklinde ihracatları teşvik edilecek ve desteklenecektir. Özellikle Bor minerallerinin ham halde satışı zorlaştırılacak, işlenmiş, katma değeri yüksek mamul madde üretimi için AR-GE çalışmaları hızlandırılacaktır.
- Katma değeri yüksek olan altın ve gümüş madenciliğinin gelişmesi için özel önem verilecektir.
- Mermer ve suni mermer sektörü teşvik edilerek bu sektördeki ihracatın arttırılıp, ithalatın azaltılması sağlanacaktır.
- Ülkemizdeki alkali granitler detaylı olarak incelenip feldispat üretimi ve ihracatının arttırılması teşvik edilecektir.
- Rezervlerinin küçük olması sebebiyle işletilemeyen birçok madenimiz ve endüstriyel hammadde ocaklarımız bulunmaktadır. Bu madenlerin çok bulunduğu bölgeler, mevcut veriler ışığı altında belirlenecek, bu bölgelere MADEN TOPLAMA VE ZENGİNLEŞTİRME ALANLARI- OFİSLERİ kurulacaktır. Bu şekilde toplanan madenler bulunduğu bölgede mekanik, fiziksel ve/veya kimyasal zenginleşmeye uğratılacak ve ihtiyaç bulunan sanayi bölgelerine daha az masrafla ulaştırılacaktır. Bu ofisler Devlet tarafından kurulan ofisler olabileceği gibi, teşvikli özel sektör maden alım ofisleri şeklinde de olabilecektir.
- Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde, volkanik camlardan üretilen ve iyi bir izolasyon maddesi olan perlit’in yapı malzemesi olarak kullanımı teşvik edilerek ısı ve elektrik tasarrufu sağlanacaktır. Ayrıca öğütülmüş perlit’in tarım alanlarının tabanlarında kullanılmasıyla su tutucu özelliklerinden de faydalanılacaktır.
- Maden kazalarının önlenebilmesi ve en az seviyeye düşürülmesi için gerekli hukuki ve bilimsel çalışmalar en üst seviyeye çıkarılacaktır.
Su
- Ülkemizde “Su Kanunu” yoktur. Sularımız ile ilgili bazı meselelerle Devlet Su İşleri, diğer bazı meseleleri ile de Çevre ve Orman Bakanlığı ilgilenir. İller Bankası, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Büyükşehir Belediyeleri, şehir, ilçe, belde belediyelerinin de sorumluluk alanlarına giren konular da bulunmaktadır. Bu durum yetki karmaşasına yol açmakta, bürokratik işler yatırımları oldukça geciktirmektedir. Bu bakımdan ülkemiz şartları için uygun olacak bir “Su Kanunu” çıkartmak ilk hedefimiz olacaktır. Suyun gelecekte çok daha artacak stratejik önemi düşünülerek acilen “Su Bakanlığı” kurulacaktır. Böylece su sorunu akılcı ve objektif teşhis ve tedavi yöntemleriyle çözülebilecektir.
- Türkiye kişi başına düşen yıllık 1652 ton su ile “su fakiri” olmaya aday ülkeler arasındadır. Bu ortalamanın dış göçlerden sonra 1500 tona düştüğü düşünülmektedir. Son yılların ortalama verileri dikkate alındığında Ülkemizde kullanıma hazır 112 milyar metreküp suyun yaklaşık 40,5 milyar metreküplük miktarı kullanılmaktadır. Kullanılan suyun yaklaşık 30 milyar metreküpünün tarımsal sulamada, 6,2 milyar metreküpünün içme suları olarak ve 4,3 milyar metreküpünün de sanayide kullanıldığı belirlenmiştir. Bir başka basit ifade ile kullanılan her 4 litre suyun 3 litresi tarımsal sulamada kullanılmaktadır.
- Çeşitli tarım ürünleri için kullandığımız suyun yüzde doksan ikisi gibi oldukça yüksek bir oranda “vahşi sulama” dediğimiz “karık, salma ve tava” usulü ile sulanmaktadır. Geriye kalan yüzde sekizlik kısmın yine çok önemli bir oranı “yağmurlama”, küçücük bir kısmı da “damla” usulü dediğimiz teknikle sulanmaktadır. Sulama sistemimiz çok süratle değiştirilerek “Damla Sulama” sistemine çevrilecektir. Bu şekilde tasarruf edilecek suları (yıllık yaklaşık 20 milyar metreküp) özellikle komşu ülkelere satabilmek için “SU BORU HATLARI” inşası dâhil her türlü tedbir alınacak ve oldukça önemli kazançlar sağlanabilecektir.
- BİRLEŞİK BARAJLAR SİSTEMİ KURULACAKTIR. Fırat ve Dicle havzamız diğer havzalara oranla çok daha fazla kar ve yağmur alır. Bazı mevsimlerde barajlar taşma noktasına gelir. Bizim dağlarımıza düşen bu sular nehir yatağına elektrik bile üretilemeden bırakılır. Her iki nehir suları ile uluslararası anlaşmamız 500 litre/saniyedir. Bu suyu verdikten sonra kalan sular kurulacak boru sistemleri ile cazibe ile Konya ova bölgesi başta olmak üzere diğer barajlarımıza aktarılacaktır. Bu aktarımın nihai noktalarında konulacak türbinler aracılığı ile elektrik enerjisi üretimi de gerçekleştirilecektir.
- Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde bulunan 22 büyük baraj ve göletlere rağmen sulanması gereken 1,79 milyon hektar arazinin sadece %16’sı, 288.000 hektarlık kısmının sulandığı bilinmektedir. Bu eksikliği ortaya çıkaran sebepler bulunup, acil çözümler üretilecektir.
- Ülkemizin yıllık atık su miktarı yaklaşık 2,93 milyar metreküptür. Bu suların yeniden değerlendirilmesine özen gösterilecek ve ucuz tarımsal sulama için kaynak oluşturulacaktır. Ayrıca atık sulardaki katı malzemelerin “Kompost Tesisleri” kurularak değerlendirilmesi ve tarımda kullanılacak azot gübre elde edilmesi sağlanacaktır.
- Tuz gölü çevresinde bulunan yerleşim alanlarındaki yeraltı suyu pompalayan dalgıç pompa kullanımı kontrol altına alınacak ve çevre toprakların tuzlanması engellenecektir. Tuz gölü çevresindeki illerin kanalizasyonlarının Tuz gölü havzasına dökülmemesi için gerekli bütün tedbirler alınacak, kontroller yapılacaktır.
- Kurutulan Amik gölünün yanı sıra, kurumaya yüz tutan Aksaray’daki Eşmekaya Sazlığı, Afyon Hotamış Sazlığı, Kayseri Sultan Sazlığı, Kahramanmaraş, Gâvur Gölü, Konya Samsam Gölü, Suğla Gölü, Burdur Kestel Gölü ve Beyşehir Gölü’nü ve benzeri ortamların yeniden eski hallerine dönebilmesi için gerekli çevresel önlemler alınacaktır.
- Denize, göle komşu veya içinden nehir geçen illerimizde bu alanlara kanalizasyonların dökülmemesi ve çöplerin atılmaması için gerekli her türlü tedbir alınacak ve kanuni yaptırım uygulanacaktır.
TARIM, HAYVANCILIK VE ORMAN POLİTİKAMIZ
Tarım
- Tarım en temel ihtiyaç olan beslenme için hammadde kaynağıdır. Tarımın bütün bu ehemmiyetine rağmen devlet tarafından verilen düşük taban fiyatları ve yüksek girdi maliyetleri dolayısıyla tarımla meşgul olan geniş halk kitlesinin gelirleri ve yaşam standartları ciddi şekilde düşmüştür.
- Tarımsal kalkınmanın sağlanması için çiftçimizin ürettiği ürünlerin değer fiyatla satılması son derece önemlidir. Bunun için de çiftçiye sahip çıkılacak ve taban fiyatları girdi maliyetleri dikkate alınarak tatminkâr düzeye getirilecektir.
- Devlete ait bütün ilçelere TMO kapsamında depolar kurulacak, üretilen ürünlerin bu depolarda belirlenen süre ücretsiz olarak tutulacak, halk teslim ettiği ürünün senedini alarak istediği an depodan bu senetleri getirenler o senetteki malı alabileceklerdir. Böylece aracıların ürünleri üreticiden düşük fiyatla alması, ürün stoklaması engellenerek tarım ürünlerinde ucuzlama sağlanacaktır.
- Benzer şekilde çiftçimizin tarım aletleri, gübre ve zirai ilaçları uygun fiyatla temin etmesi de son derece önemlidir. Bu amaçla motorlu ve motorsuz tüm tarım aletlerinin ülkemizde daha düşük maliyetle üretilmesi için gerekli adımlar atılacaktır.
- Tarımın teşvik edilmesi ve tarımsal kalkınma için, tarım üretiminde gereken bütün girdilerin üreticilere devlet tarafından sağlanıp, karşılığında ise devletin hasıladan belirlenen payı ayni olarak alması sistemi de değerlendirilecektir.
- Toprağın su, gübre, ilaçlama gibi hususlar bakımından ıslah edilmesi, çiftçimizin eğitilmesi, verimliliği artırıcı modern ziraat tekniklerinin uygulanması, bilimsel esaslara dayalı toprak tahlillerinin ve tarımsal haritaların tamamlanması sağlanacaktır.
- 1983 yılında tohum fiyatlarının serbest bırakılmasıyla başlayan süreç 1984’de Tohum ithalatının serbest bırakılması ile devam etmiştir. Bu süreç (Ocak 2004 tarihinde çıkartılan 5042 sayılı ”Islahatçı Haklarının Korunması” kanunu ve 31 Ekim 2006 yılında yasalaşan 5553 sayılı “Tohumculuk Kanunu” ile devam etmiştir. Tohumculuk kanununun 5. ve 7. Maddesi gereğince köylümüzün binlerce yıldır ürettiği ve takasını yaptığı tohumların ticaretine engel olunmuştur.
- Bugün gelinen noktada Türk tarımı yabancı tohumlara mahkûm edilmiş bir durumdadır. Partimiz tohumculuk ile ilgili bütün bu yasaları milli bir duruş ile gözden geçirecek ve ülke için gerekli her türlü tedbiri alacaktır. Yerli tohum gen bankası kurulup her yerli tohum için patent alınacaktır.
- GDO’lu hayvan yemlerinin ve tohumların ithalatı durdurulacak, bu ürünlerin insan ve hayvan sağlığına olumsuz etkilerini araştırmak için özel bir araştırma enstitüsü de kurulacaktır.
- Yabancı şirketler tarafından üretilen ve Türkiye’de kullanılan tarım ilaçlarının çevreye etkileri mutlaka araştırılacak ve gerekli kısıtlamalar getirilecektir.
- Bitki hastalıklarıyla mücadelede biyolojik savaş usullerinin uygulanmasına özen gösterilecek, yeni tekniklerin bulunması için çalışmalar yapılacaktır.
- Halkımızın ana besin maddeleri arasında bulunan ve köylü tarafından tercihli olarak ekilen buğday, çavdar, arpa, mısır gibi ürünlerdeki ithal gümrük vergi oranları yükseltilerek köylü vatandaşımızın gelirinin artması sağlanacaktır. Geliri yükselen köylü şehre göç mecburiyetinden kurtulacaktır. Son onbeş yıl içinde ekilen buğday arazisindeki 2,2 milyon hektarlık kayıp telafi edilerek tekrar 9,5-10 milyon hektar buğday ekili alan seviyesine yükseltilecektir.
- Ülkemizin gıda güvenliğinin sağlanması için, hali hazırda işlevsiz hale getirilen “Toprak Mahsulleri Ofisleri” yeni silolar ile desteklenecektir.
- Bakanlar Kurulu kararıyla sadece sertifikalı yabancı tohum kullanıcılarına verilen tarım desteği, Türk tohumu kullanan üreticilere de verilerek yerli tohum kullanımı desteklenecektir.
- 2003 yılında un üreten tesis sayımız 1250 civarında iken bu sayı son onbeş yılda 650 tesise düşmüş, ülke un ithal eder hale getirilmiştir. Ülkede un üretimi teşvik edilecek ve ithalat en az seviyeye indirilecektir.
- Son onbeş yılda hububat ithalatındaki kotaların kaldırılış sebepleri incelenecek, milli bir duruş gösterilerek gerekli görülen hallerde kotalar tekrar konulacaktır.
- Milyonlarca çiftçi ve köylümüzü yıllardır mağdur eden, ekonomimize zarar veren başta ‘şeker pancarı kotası’ olmak üzere tarım ürünlerine konulan kotalar kaldırılacak, şeker pancarı ve diğer tarım ürünlerinin ekimi teşvik edilecektir.
- Birçok hububat ve bitki üretiminde gerçekleşen üretim azlığının gerçek sebepleri araştırılacak ve acil çözümler üretilecektir.
- Tarımda ülkemizi yılda en az 100 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline getirilmesi için çalışacağız.
Hayvancılık
- Çok değil, kısa süre öncesine kadar “Hayvancılık” halkımızın, köylümüzün en önemli gelir kaynaklarından biriydi. İzlenen politikalar sonucu gittikçe artan miktarda hayvan ithal eder hale geldik. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
- Tarım alanında olduğu gibi, hayvancılıkta da gereken bütün girdilerin üreticilere devlet tarafından sağlanıp, karşılığında ise devletin hasıladan belirlenen payı ayni olarak alması sistemi de değerlendirilecektir.
- Bütün ilçelerde soğuk ve donuk hava depoları kurularak, hayvancılık yapanların etlerini buralara vermesi ve senedini alması, bu senetleri serbest piyasada istediği an istediği fiyata satmasına imkân hazırlanacaktır. Böylece aracıların ve stokçuların fırsatçılık yapmaları engellenerek et ve süt ürünleri ucuz bir şekilde temin edilecektir.
- 29 Temmuz 2017 tarih ve 30138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararla Et ve Süt kurumunun canlı büyükbaş, küçükbaş ve karkas et ithalinde gümrük vergilerinin neden sıfırlandığı ve üreticimizin zor durumda bırakıldığı sorgulanacaktır.
- Türkiye’nin milli tavuk şirketlerinin neden kapatıldığı veya yabancı şirketlerle ortaklığa zorlandığı ve tavukçulukta oluşan yabancı kartelleşme sorgulanacaktır.
- Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığının 22.09.2016 tarihinde yayımladığı “Gıda katkı Maddeleri Yönetmeliği” 45-60. sayfalarında “Kan ve kan unu, … kemik külü, … mineral katkısı maddesi olarak kullanılabilir” demektedir. GDO’lu tavuk yemlerinin satışına nasıl izin verildiği, bu ithal ürünlerde domuz kanı, yağı, kemik külü ve artıklarının kullanılıp kullanılmadığı araştırılacaktır.
- Devlet eliyle atılacak en ciddi adımlarla ve sertifikasyon çalışmalarıyla milletimizin ‘helal gıda’ yemesi garanti altına alınacaktır.
- Yumurta satış fiyatlarının dolar bazında sürekli olarak düşürülmesinin ve köy yumurtacılığının öldürülmesinin sebepleri araştırılacak, gerekli tedbirler alınacaktır.
- İngilizlerin bizden alarak ürettiği ve “Angora Goat” olarak pazarladığı keçilerden ve tiftiklerinden milyonlarca sterlin kazanmaktadır. Çok değerli tiftik ürettiğimiz Ankara Keçi sayısının 2017’de neden hala 86.000’lerde olduğu araştırılacak. Sadece Ankara keçileri değil diğer ırk keçilerin sayısındaki vahim düşüşün de sebepleri sorgulanacaktır.
- Kendi topraklarımıza ait, bu coğrafyaya uyum sağlamış, Orta Anadolu’da yetişen “Yerli Kara”, Trakya’da yetişen “Boz”, Torosların “Güney Anadolu Boz Irkı” ve Doğu Anadolu’nun “Doğu Anadolu Kırmızısı” sığır ırklarımız vardı. 2012’de 2,5 milyon olan sığır sayımız 2017’de 1,6 milyona geriletilmiştir. Bu ırkların sistematik olarak neden yok edildiği, üretiminin arttırılması için neden özen gösterilmediği araştırılacaktır.
- Ülkemizdeki kültür (ithal) sığır sayısı 2000 yılında 1,8 milyon iken bu rakam 2017 yılında 7,8 milyon seviyesine yükselmiştir. Bu rakam her yıl daha da arttırılmaktadır. İthal sığırlar daha fazla süt verdikleri için tercih edilmektedirler. Ancak, Türkiye şartlarına uyum sağlamakta zorlanan, sık hastalanan, daha fazla ithal ilaç, daha fazla ithal yem yiyen, daha fazla su ihtiyacı olan, birim bakım ve beslenme maliyetleri çok yüksek olan “holstein” ve “montofon” başta olmak üzere onlarca yabancı ırk sığırın ülkemize ithalinin gerçek sebepleri araştırılacaktır.
- Ülkemizde 1980’li yıllarda 50 milyon olan koyun sayısının 2017 yılında 31 milyona, 1,1 milyon olan manda sayısının 2017 yılında 117 bine nasıl düştüğü veya düşürüldüğü de sorgulanacaktır. Yerli sığırın yanı sıra küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin hükümetlerce neden desteklenmediği de araştırılacaktır.
- Çiğ süt fiyatlarının sürekli düşük tutulmasını, köylünün perişan edilerek yerli hayvan kesmelerine sebep olanların gerekçeleri sorgulanacak ve bu konuda gerekli tedbirler alınacaktır.
- Kısa süre öncesine kadar hayvan ihraç eden ülkemizin, geldiğimiz noktada yılda yaklaşık 500.000 büyükbaş, 500.000 küçükbaş ithal etmesine sebep olan politikalar düzeltilecektir.
- TUİK verilerine göre hayvancılığın gelişmesinde temel unsurlardan olan çayır ve meraların toplamı 1990’larda 24 milyon hektar iken, bu alan miktarı 2001’de 14,6 milyon hektara düşmüştür. TUİK yeni rakamları neşretmemektedir, ancak bu rakamın şimdilerde 8-10 milyon hektara düştüğü düşünülmektedir. Bu yanlış politikanın sebepleri araştırılacak ve çözümler üretilecektir.
- İthal edilen karkas etler üzerinde, hacmi %15-25 kadar arttıran “bradmix” adlı kimyasal maddenin ve parlak görünsün diye kullanılan birçok kimyasal maddenin kullanılıp kullanılmadığı tespit edilerek, toplum sağlığını tehdit eden bu gibi yanlışlara müsaade edilmeyecektir.
- Hambuger, hazır köfte, et suyu tabletleri ve benzeri birçok üründe kullanılan MSG (monosodyum glutamat) veya E621 olarak adlandırılan “Çin Tuzu”nun mümkün olan ölçüde en aza indirilmesi sağlanacaktır. ABD dâhil elli ülkede üretimi kısıtlanan, obeziteye sebep olan MSG ile karıştırılmış ürünlerin alzheimer, parkinson, diyabet, böbrek ve karaciğer hastalıkları oluşturduğuna dair iddialar bilimsel araştırmayla desteklendiğinde bu maddenin gıdalarda kullanımı tamamen yasaklanacaktır.
- Üç tarafı denizler ile çevrili ülkemizde, her yıl avlanan balık miktarının neden çok azaldığını, 2005 yılında 46.000 ton olan balık avcılığının 2017 yılında 32.000 tona düşmesini ve her yıl artan miktarda balık ithal etmemizin sebeplerini sorgulanacak ve gerekli tedbirler alınacaktır.
- GDO’lu mısır ve tavuk artıkları gibi yemler kullanılarak beslenen, denizlerimizde ve göllerimizde oluşturulan “balık tarlalarında”, 2005 yılında 118.000 ton üretilirken, 2017 yılında üretimi 276.000 tona yükseltilen kültür balıkların sağlıklı olup olmadıkları ve kıyılarda oluşturduğu çevre kirliliği sorgulanacaktır.
- Bütün bu inceleme ve araştırmalar sonucunda halkımızın sağlıklı beslenmesi, yerli tarım ve hayvancılığımızın geliştirilmesi için gereken bütün adımlar en seri şekilde atılacaktır.
Orman
- Ülkemizi güzelleştiren, ekosistemin en önemli parçalarından biri olan ormanlarımızın korunması ve yüzyıllar boyu ülke ekonomisine sürdürülebilir katkı sağlaması için özel bir önem gösterilecektir. Mevcut ormanlarımızın geliştirilerek korunması partimizin temel politikası olacaktır.
- Ormanlarımızın ekolojik dengenin en önemli unsurlarından biri olduğunun şuuruyla hareket edilecek, gittikçe çölleşen Dünya’mızda önemleri eğitim yoluyla da ciddi bir şekilde vurgulanacaktır. Özellikle genç kuşaklara, ormanı korumanın ormanı sevmekten geçtiği bilinci, görsel, yazılı ve sosyal medya ile verilmeye çalışılacaktır.
- Çarpık şehirleşme için kesilen ormanların birçok ilimizde heyelanlara yol açtığı bilinmektedir. Ormanın tahribata uğradığı bölgelerimizde erozyon sebebiyle aşırı toprak kaybının olduğu şuuruyla da hareket edilecek ve bu konuda ciddi tedbirler alınacaktır.
- Orman kadastrosu tamamlanacak, orman alanları ile ormanlık vasfını yitirerek 2B sınıflamasına sokulan alanlar tanımlanacaktır.
- Orman alanlarının, düzenli alınan uydu görüntüleri ile değişim analizleri yapılacak, tahrip edildiği görülen alanlara sahada acil müdahale yapılarak kaçak tahribatların önüne geçilecektir.
- Orman köylüsüyle ormanlarımızı barıştıracak her türlü önlemler alınacaktır. Köylüsü olmayan ormanı korumanın son derece zor olduğu uygulamalarla görülmüştür. Bu düşünceden hareketle, orman köylüsünün gelirlerini arttıracak tedbirler alınacak, orman köylülerinin köylerini terk etmemeleri sağlanacaktır.
- Ormanın keresteye dayalı ürünleri dışında birçok ürünü bulunmaktadır. Orman köyleri civarlarında bulunan böğürtlen, kuşburnu, mantar ve benzeri birçok ürünün toplanması ve satılması yetkisi orman köylülerine verilecektir. Ayrıca orman içinde bulunan meyve ağaçlarının ürün hakları da, bu ağaçların bakımlarını yapmaları şartı ile orman köylülerine verilecektir. Paketleme ve satış işlemleri için devlet yol gösterici olacak ve sistem oturana kadar destek verecektir.
- Orman bölgelerinde orman içi dinlenme tesisleri ve mesire yerleri belirlenecek, bu bölgelerde orman köylüsünün ürünlerini satabilmesi için öncelik tanınacaktır. Ormanda rastgele alanlarda piknik yapılması engellenecek, ciddi cezalar getirilerek caydırıcılık sağlanacaktır.
- Yeni orman alanları oluşturmak için uzmanlar ile birlikte çalışılacak, bölgeye uyumlu, çabuk yetişen ağaç türlerinin seçilmesine özen gösterilecektir.
- Özel arazilerde oluşturulacak endüstriyel ağaç yetiştirme teşvik edilecek ve bu ağaçların satılmasında oluşacak bütün bürokratik zorluklar ortadan kaldırılacaktır.
- Milli Parkların korunmasına özen gösterilecektir. Ancak Milli Parklar içinde kalan köylülerin uğrayacağı çeşitli zararlar da devlet tarafından telafi edilecektir.
- Orman için emniyet yollarının daima açık tutulması sağlanarak orman yangınlarında acil önlem alınması sağlanacaktır. Bu kapsamda görüntü alanı dışında kalan orman alanları için orman yangın kulelerinin inşası hızlandırılacaktır. Denize, göllere yakın, zor topografik koşulların bulunduğu bölgelerde helikopter ve uçakla yangın söndürmek için gerekli alımlar yapılacak, eksikler tamamlanacaktır.
- Madencilik başta olmak üzere yapılması mutlaka gereken çeşitli inşaat faaliyetlerinde ormanın en az zarara uğraması için gereken her tedbir alınacaktır.
- Başta orman fakültelerinin araştırma enstitüleri olmak üzere orman zenginliğimizin artması ve korunması için gayret gösteren kurumlar ve hazırlanan projeler desteklenecektir.
İÇ ve DIŞ GÜVENLİK POLİTİKAMIZ
İçişleri
- Kamudaki hantal bürokratik işleyişin ıslah edilmesi ve devlet tarafından vatandaşa götürülecek her türlü hizmetin süratli ve verimli olması en temel önceliğimizdir. Bu sebeple vali, kaymakam ve idare amirlerinin yürütme görevlerini daha etkili ve verimli bir biçimde icra etmelerine engel olan mevzuata bağlı problemler ortadan kaldırılacaktır. Milli birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza eden fakat aynı zamanda yerel yönetimleri güçlendirerek devletin işleyişini dinamik ve verimli hale getiren bir yapı kurulacaktır.
- Ülkemizin jeopolitik ve jeostratejik önemi ve tarihi sebebiyle dış güçlerin hedefinde olduğu bilinmektedir. Yıllar boyu, siyasi, dini ve etnik ayırımlar suni olarak oluşturularak ülke bölünmeye, parçalanmaya çalışılmıştır.
- Bu sıkıntıların şuurunda olarak önceliğimiz, devletiyle, milletiyle, birlik, beraberlik içinde, ülkemizin korunması ve milletimizin rahat ve huzurunu temin etmek olacaktır. Ülkede huzuru sağlarken adalet ve hak ölçülerinden asla taviz verilmeyecektir. Toplumda hak gözetilmez ise sosyal ve ticari hayat başta olmak üzere hayatın her safhasında uzun süreli huzurun olamayacağının, devletin bekasının dahi hak ve adalet ölçülerinden geçtiğinin şuurunda olacağız.
- Terör örgütleri, adları her ne olursa olsun, nereye hizmet ederse etsinler, nereden yardım alıyorsa alsınlar, hukuk içinde mücadele edilerek süratle etkisiz hale getirilecektir.
- Terör örgütleriyle dağlarda mücadelenin en etkin yolunun, dağlarda hareket kabiliyeti kazanmış özel harekât polisleri ve özel eğitilmiş jandarma marifetiyle olduğu tecrübelerden bilinmektedir. Bu konuda gereken araç, gereç başta olmak üzere her türlü maddi, manevi destek verilecektir.
- Terörle mücadelenin sadece bilinen yöntemler ile olmadığının da farkında olan partimiz, başta manevi kalkınma, eğitim, ekonomik destek olmak üzere, terörü oluşturan etkenlerin ortadan kaldırılması için gereken her türlü tedbiri alacaktır.
- Bir toplumu içten içe kemiren, yoksullaştıran ve geri bırakan en önemli belalardan birinin yolsuzluk, zimmet ve rüşvet olduğu da bilinmektedir. Partimiz bu toplumsal hastalığın ortadan kalkması için de gereken her türlü çalışmayı yapacaktır. Bu hastalığın en etkili ilacı olan “önce ahlak ve maneviyat” anlayışının hakim kılınmasının yanında, kamu harcamalarında ve ihalelerinde şeffaflık sağlayıcı önlemler ve etkili denetim mekanizmaları hayata geçirilecektir. Özellikle kamu ihaleleri mercek altına alınacak, zaman aşımı ile ilgili kanun hazırlanacak, kurulacak özel ihtisas mahkemeleri aracılığı ile yargılama yapılacaktır.
- Toplumu son zamanlarda çok rahatsız eden kadın cinayetleri, çocuk istismarı, magandalıklar, uyuşturucu kullanımı, trafikte ölüm ve yaralanmalar başta olmak üzere toplum huzurunu kaçıran problemlerin kaynağına gidilerek çözüm bulunacak, bu gibi olaylar olabilen en düşük seviyeye indirilecektir. Toplumdaki bu huzursuzlukların, olaylar oluşmadan, eğitim ile azaltılması çalışmalarına da özel bir önem verilecektir.
- İç göçlerin ülkeyi çok farklı problemler ile karşı karşıya getirdiği görülmektedir. İç göçün en aza indirilmesi için gerekli sosyolojik ve ekonomik tedbirler süratle alınacaktır.
- Köylerden şehirlere olan göçlerin, ülkeyi özellikle tarım ve hayvancılık alanında çok zor durumlarda bıraktığı da bilinmektedir. Bunun sosyolojik ve ekonomik gerekçeleri acilen araştırılarak çözüm bulunacaktır.
- Dış göçler ile ülkeye beş milyona yakın kişi gelmiştir. Bu göç dalgasının, önlem alınmaz ise ülkemizde çok farklı boyutlarda olaylara sebep olması da kaçınılmaz olacaktır. Bu sebeple, bulunduğu ülkelerdeki terör-savaş sebebiyle ülkemize göç eden göçmenlerin ülkelerindeki savaş bittikten sonra topraklarına dönmeleri en büyük arzumuzdur. Bu süreç zarfında, bu göçmenlerden ülkemiz adına yararlı olabileceğine inandığımız göçmenlerin, arzu ediyorlarsa, Türk vatandaşlığına kabulleri de değerlendirilecektir.
- Belediyelerin kanunda belirtilen başlıca hizmetleri yanında özel sektör ve organize sanayi bölgeleri ile işbirliği içerisinde istihdamı arttırıcı girişimlerde bulunmasına öncelik verilecektir. Halkın belediyelerin iktisadi teşekküllerine ortak edilerek bu kuruluşların gelirinden pay almalarını sağlayacak bir sistem hayata geçirilerek yerel yönetimlerin halkın refah düzeyinin artmasına katkıda bulunmaları sağlanacaktır.
- Toplumsal huzur ve barışın sağlanmasında temel prensibimiz; suç işlendikten sonra vatandaşı cezalandırmak değil, asıl olarak suçun işlenmesinin önüne geçilmesi için koruyucu yöntemlerin geliştirilmesi ve gerekli şartların oluşturulmasıdır.
- Ahlak ve maneviyat bir toplumu ayakta tutan ve güçlü kılan en önemli unsurdur. Bu sebeple toplumsal ahlakın ve manevi hayatın koruyucu tedbirlerle muhafazası ve güçlendirilmesi için gerekli adımlar atılacaktır.
- Toplumumuzun ve özellikle gençlerimizin sağlığa zararlı ve gayri ahlaki etkilerden korunması için devletin ilgili kurumlarının en etkili biçimde ve koordineli bir şekilde çalışması sağlanacaktır.
Doğu-Güneydoğu Politikamız
- Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocamızın Başbakanlığında bütün bakanlıkların, belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının değerli katkıları ile hazırlanan Doğu-Güneydoğu Anadolu Kalkınma hamlesinin takipçisi olacağız.
- Ekonomik refah düzeyinin yükselmesinin bütünleşmenin sağlanmasında etkili olacağı aşikârdır. Bölgede maddi kalkınma hamlesi başlatılacak, üretime ve istihdama yönelik sanayi tesisleri kurulacak, tarım ve hayvancılık gerekli teşvikler ve adımlarla yeniden canlandırılacak, bölgeye devlet eliyle gerekli her türlü destek sağlanacaktır. Böylelikle bölgenin kalkınması, işsizliğin ortadan kaldırılması sağlanacaktır.
- Bölge illerindeki havaalanlarının eksiklerinin tamamlanması modernleştirilmesi, organize sanayi bölgelerinin ve sitelerinin tamamlanması, bölgede tesis kuracaklara hazine arsalarının mümkün olan yerlerde ücretsiz verilmesi, bölgedeki doğalgaz şebekesinin tamamlanması, bölgedeki tesislerden beş yıl vergi alınmaması, sulama ve sanayi için %50 tenzilatlı su ve elektrik verilmesi sağlanacaktır.
- Bölge insanına bilhassa tarım ve hayvancılık alanında uygun şartlarda, tatminkâr destekler verilecek, köye dönüş teşvik edilerek gerekli her türlü kolaylık ve destek sağlanacaktır.
- Ekolojinin uygun olduğu sulanabilir alanlarda ikinci ürün tarımı yaygınlaştırılacaktır.
- Gelir ve nimetlerin bölgeler arasında adil bir şekilde paylaşılmasını sağlayacak adımlar atılacaktır.
- Bölgeye verilen yatırım teşvikleri en üst düzeye çıkarılacaktır, bütçe sınırlamaları kaldırılacak ve icraat hızlandırılacaktır. Öncelikli olarak yarım kalmış bütün tesisler tamamlanacaktır. Ciddi ve cesur teşvikler vasıtasıyla özel sektörün bölgede yatırım yapması özendirilecektir.
- Çalışan tesislerin kapasite kullanım oranları arttırılacaktır.
- Komşu ülkeler ile iyi ilişkilerin kurulması ve sınır ticaretinin de geliştirilmesiyle bölgede ekonomik rahatlama sağlanacaktır.
- Alt gelir guruplarındaki ailelere yönelik ayni ve nakdi sosyal destekler arttırılarak devam edecektir.
- Maddi kalkınma hamlesine paralel olarak manevi kalkınma hamlesi de gerçekleştirilecektir. Manevi kalkınma hamlesi ile terör doğduktan sonra onunla mücadele etmek yerine, gençliğin terör unsurlarının propagandasından etkilenerek bu unsurların eline düşmesinin önüne geçmek üzere önleyici tedbirler alınacaktır.
- Tarihi gerçeklerin de gösterdiği gibi, bizler millet olarak aynı inancın evlatlarıyız, aynı ruh köküne sahibiz, ayrımcılık ve çatışma bize asla yakışmaz. Bin yıldır birlikteyiz, bundan sonra da mutlaka birlikte olacağız. Hiçbir kimse her nasıl ki, öz kardeşinden vazgeçemez ise, bizler de Doğu ve G. Doğulu vatandaşlarımızın kardeşliğinden asla vazgeçemeyiz. Bu sebeple ulusal bütünlüğün, kardeşlik bağının kuvvetlendirilmesi ve her türlü ayırımcılığın önlenmesi temin edilecektir.
- Bölgede yaşayan vatandaşlarımız İslam dünyasının şerefli bir kavmi ve parçasıdırlar. Bölge insanının kalbi İslam dünyasında atmaktadır. Bu gerçekten hareketle bölge ile ilgili her çözüm İslam faktörünü göz önüne almadan tasarlanamaz ve yaşama şansı bulamaz.
- Yeni nesillerimizin hem Batıda hem Doğuda ve G. Doğu’da, bu şuurla eğitilmeleri, “İslam Kardeşliği” bilinciyle yetiştirilmeleri hayati öneme sahiptir ve kurtuluşun anahtarıdır.
- Milli Eğitim, Kültür Bakanlıkları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleri ile birlikte toplumu aydınlatma faaliyetleri yapılacak ve bu faaliyetlerin duyurulması için medya imkânları azami ölçüde kullanılacaktır.
- TRT’nin sevgiyi, saygıyı, kardeşliği ve yardımlaşmayı teşvik eden ilke, konu ve kuralları işleyen programlar hazırlaması temin edilecektir.
- Adaletin etkin olarak tesis edilmesi, terör ile mücadelede kanunların doğru bir şekilde uygulanması, vatandaşların can ve mal güvenliğinin teminat altına alınması ve vatandaşlık haklarının korunması sağlanacaktır.
- İnsan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, insan hakları ihlallerini belirlemek ve çözüm önerilerinde bulunmak üzere “İnsan Hakları Yüksek Kurulu” ve “İnsan Hakları Müsteşarlığı”nın kurulması sağlanacaktır.
- Bölgeye atanacak yönetici personelin idealist, bilgili ve tecrübeli kişilerden olmasına özen gösterilecek ve bu personele, bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda ve bölge halkına hizmet verecek şekilde ön eğitim verilecektir.
- Devlet-Millet kaynaşması esas olduğundan, bölgedeki görevlilerin halkı devletten soğutacak tutum ve davranışlardan kaçınmaları ve bölge halkına yaklaşımlarında şefkat unsurunu ön plana almaları sağlanacaktır.
- Devletin millet için var olduğu prensibi ile hareket edilerek, “gardiyan devlet” anlayışı yerine “garson devlet” anlayışı hâkim kılınacaktır.
- Bölgedeki vatandaşlarımızın ana dilini öğrenmesi ve kullanması üzerindeki baskılar ortadan kaldırılacaktır. Herkesin dilediği dilde konuşması, yayın yapması ülkemize ancak kültürel zenginlik getirir.
- Bölgede ilgili bakanlıkların atanma yapılmayan boş kadrolarının tamamlanması sağlanacaktır.
- Bölge illerindeki üniversitelerde yapılan araştırmaların öncelikli olarak kendi illerindeki kalkınmayı sağlayacak projelerden olması teşvik edilecektir.
- Sağlık personel açığı özendirici tedbirler ile çözülecek ve bölgedeki sağlık tesislerinin tıbbi teçhizat yönünden eksiklikleri acilen giderilecektir.
- Ayrıca, dış güçlerin, yabancı gizli servislerin bölgedeki faaliyetlerinin engellenmesi için gereken adımlar atılacaktır. Bu noktada güçlü, yaygın ve hızlı çalışan bir istihbarat ağının yanında eğitim ve medya yoluyla da bilinçlenme sağlanacaktır.
- Maddi ve Manevi Kalkınma alanında atılacak bütün bu adımlarla, bölgedeki sorunlarla mücadele günübirlik ve tepkisel bir mahiyetten, önleyici ve kalıcı bir yapıya kavuşturulacaktır.
Milli Savunma
- Kahraman ordumuzun en doğru şekilde eğitilmesi, en modern silahlarla donatılması, caydırıcı gücünün artırılması en önemli vazifelerimizdendir.
- Ülkemizin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası yüz yüze kaldığı silah kullanım kısıtlamaları ve sonrasındaki silah ambargosuyla birlikte ‘milli ve yerli’ savunma sanayinin önemi daha da iyi anlaşılmıştır. Yakın zamanda ABD ile “Uzun Menzilli Füze Savunma Projesi’nde yaşanan zorluklar, müttefik ülkelerden sağlanan silah ve teknolojilerin istenilen yerde kullanılmasına yönelik kısıtlamalar, Türkiye’nin acil olarak milli ve yerli savunma sanayini geliştirmesini zorunlu hale getirmektedir.
- Milli savunma alanında dışa bağımlılıktan tam manasıyla kurtulmak, yerli ve milli savunma sanayini geliştirmek, savunma alanındaki tüm teknoloji ve yazılımları milli hale getirmek, kaynak kodları elimizde olmadığından dolayı kritik bir anda üretici ülke tarafından kullanılmaz hale getirilebilecek silahlar ve askeri araçlar yerine kaynak kodları, elektronik aksamı ve tüm yazılımları tamamıyla yerli ve milli olan silahlarla ordumuzu donatmak en önemli görevlerimizdendir.
- Teknolojik bütün imkânlar seferber edilerek her türlü zırhlı muharebe araçları, radar sistemleri, insansız hava araçları, güdümlü füzeler, elektro optik gözlem ve hedefleme sistemleri ve bunların komuta kontrol sistemleri milli olarak üretilecektir.
- Ülkemizde savunma sanayii firmalarının daha çok iç talebi karşılamak üzere üretim yaptıkları gözlemlenmektedir. Uzun dönemde sektördeki yurtiçi talepte ortaya çıkabilecek daralmaları göz önüne alarak bu firmaların ihracata yönelik üretim yapmaları teşvik edilecektir.
- Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAİ ve Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) gibi kurumların teknolojik ve ekonomik bakımdan daha da güçlü yapıya kavuşmaları amacıyla gereken her türlü destek sağlanacaktır.
- Savunma sanayinde bilimsel ve teknolojik kapasitenin geliştirilmesi, teknoloji transferinin sağlanması ve daha etkin ve daha üretken bir yapıya kavuşmamız için öncelikli olarak D-8 ülkeleriyle teknoloji transferi sağlanacak, ortak ürün geliştirme ve üretimi için gerekli çalışmalar yürütülecektir.
- Ülkemizin savunma sanayinde bu hedeflere ulaşabilmesi amacıyla, bilimsel bakımdan yüksek niteliklere sahip insan gücünün istihdamına uygun ortam hazırlanacaktır.
- Savunma Sanayii Destekleme Fonu güçlendirilecek ve savunma sanayinin sürekli finansmanını sağlayabilecek kapasitede olması sağlanacaktır.
- Yurt savunmasının etkili bir şekilde yapılabilmesi için ordumuzun eğitim faaliyetleri sosyal, stratejik, bilimsel ve teknolojik gelişmeler de dikkate alınarak güçlü bir şekilde devam ettirilecektir. Güçlü ve kurumsal bir ordunun çekirdeğini oluşturan ve ecdat mirası olan askeri lise ve harp okulları yeniden açılacaktır ve bu okullar ordumuzun ihtiyaç duyduğu her türlü araç, gereç ve teçhizat ile güçlendirilecektir.
- Ecdadı şehit ve gazi olan bu memleketin evlatlarına askeri eğitim veren kurumlarda şehitlik ve gazilik mertebelerinin manevi değerini tam manasıyla özümsetecek bir eğitim verilecektir.
- Ordumuzun ihtiyaç duyduğu durumlarda profesyonel ve alanında uzman askeri ve sivil personel istihdam edilecektir.
- Çağın ihtiyaçlarına göre güncellenmiş milli güvenlik derslerinin tüm ortaöğretim okullarında sürdürülmesi, gençlerimizin fiili askerlik görevi başlayana kadar bu alanda hazırlanmaları son derece önemlidir.
- Silahlı kuvvetlerimizde profesyonel asker miktarının ve yüksek teknoloji ürünü silah ve teçhizatın artırılması, buna mukabil askerlik süresinin kısaltılması hedeflerimizdendir.
DIŞİŞLERİ POLİTİKAMIZ
- Dış Politikada temel prensibimiz; inancımızın, tarihi sorumluluğumuzun ifadesi olarak hak ve adalete bağlılık, kaba kuvvet yerine hakkın ve haklılığın üstün tutulmasıdır. Bu prensip doğrultusunda, tüm dünyada;
– Çifte standart yerine adaletin,
– Tekebbür yerine eşitliğin,
– Sömürü yerine işbirliğinin,
– Çatışma yerine diyaloğun,
– Baskı ve zorlama yerine insan haklarının,
– Savaş yerine barışın,
hakim kılınması için gerekli adımlar atılacaktır.
- Bu noktada en hayati adım; D-8 Organizasyonu’nun kuruluş prensiplerine uygun şekilde, temel hedef ve amaçları doğrultusunda çalıştırılması olacaktır. Ayrıca bu organizasyonun bir sonraki aşaması olan D-60 hedefine bir an evvel ulaşılması için gerekli adımların atılması da dış politikamızın en önemli önceliği olacaktır.
- Sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın kurtuluşu için, D-8 teşkilatının temel prensipleri doğrultusunda D-160 birliği tesis edilerek hak ve adaleti merkezine alan “Yeni Bir Dünya” hedefine ulaşılacaktır.
- Bütün ülkelerle bilhassa komşularımızla mütekabiliyet esasları çerçevesinde karşılıklı iyi münasebetleri tesis ve idame ettirme kararlılığındayız. Emperyalist güçlerin bölge ülkelerinde huzur ve istikrarı bozmaya yönelik faaliyetlerini engellemek için ilgili ülkeler ile her alanda işbirliği güçlendirilecektir.
- Ülkemiz topraklarında yer alan fakat bağımsızlığımızı, milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden, milli menfaat ve hedeflerimizle örtüşmeyen faaliyetlerde bulunan yabancı devletlere ait askeri üs ve tesislerin kapatılması temel önceliklerimizdendir.
- NATO, AB, İslami İşbirliği Teşkilatı ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere uluslararası antlaşmalara mütekabiliyet esası çerçevesinde sadık kalmakla birlikte milli menfaatlerimize ve değerlerimize aykırı hususlar tekrardan müzakere edilecektir.
- Dış politikada muhatabımız olan ülkeler ile ilişkilerimizin karşılıklı saygı, ekonomik ve politik çıkarlar çerçevesinde devam etmesi için çaba gösterilecektir.
- Ortadoğu coğrafyasında, kısa ve uzun vadeli olarak ülkemizi ilgilendiren her konuda temel hedeflerimiz doğrultusunda aktif politika izlenecektir.
- Ülkemize komşu tüm ülkelerin sınır bütünlüğünün korunması politikasını savunacağız ve emperyalist güçlerin bu ülkelerin bölünüp parçalanmasına yönelik planlarının karşısında duracağız.
- Asya-Pasifik ekseninde gelişen ekonomiler göz önüne alınarak yeni ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine özen gösterilecektir.
- Milli bir dış politikanın bütün gerekleri, öncelikli olarak milli değerleri özümsemiş dış politika uzmanlarımızdan ve dışişleri mensuplarımızdan beklenecektir. Ülkemizi uluslararası alanda temsil edecek diplomatik kadrolarımızın yetiştirilmesine gereken özenin gösterilmesi, bu alanda görev alacakların milli politikamızı bütün incelikleriyle bilecek ve benimseyecek şekilde eğitilmeleri, ayrıca görev yapacakları ülkelerin temel hususiyetlerine vakıf olmalarının sağlanması şarttır. Bu sebeple dışişleri teşkilatımızı yeni, ehil uzmanlar ve diplomatlar ile güçlendireceğiz.
- Kıbrıs halkı ile daima dayanışma içinde olacak, Akdeniz’deki ekonomik ve hukuki haklarını koruma konusunda kararlı olacağız.
- Başta Avrupa ülkelerinde olmak üzere, ülke dışındaki tüm vatandaşlarımızın haklarının korunması için uluslararası alanda çok daha aktif ve güçlü politikalar yürütülecektir.
- Yunanistan’ın Ege’de karasularını genişletmeye yönelik her türlü girişimi, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün, sınırlarının ihlali anlamına geleceğinden, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın 2/4 maddesi ve 51. maddesine göre, bu durumun “savaş nedeni” sayılacağı ifadesi dışında hiçbir dayanağı geçerli görmeyeceğiz.
- Türkiye’nin Ege Denizi ve Akdeniz’in yer üstü (balıkçılık) ve yer altı zenginliklerinden istifade etmesine imkân veren kıta sahanlığı alanlarımıza tecavüz edilmesine asla müsaade edilmeyecektir.
Avrupa Birliği
- AB ile ilişkilerimizin çok dalgalı bir seyir izlemektedir. Özellikle nüfusu az ve geçmişte ülkemiz ile çeşitli siyasi problemi olan bazı ülkeler AB üyesi olduktan sonra her platformda aleyhimize çalışmaktadırlar. Bu davranışları AB içinde bile birçok anlaşmazlığa yol açmaktadır.
- AB’nin iç dinamikleri, kurumların işleyiş ve projelerin kabul mekanizmaları bakımından, İngiltere’nin ayrılmasından sonra, Almanya, Fransa ve bir ölçüde İtalya’nın AB içinde karar verici noktaya gelmişlerdir.
- AB içinde dini gerekçeler ile ülkemize tavır alan ülkelerin varlığı ve yeni bir “haçlı” zihniyetini oluşturmaya çalışan fanatik ülkelerin, toplulukların var olduğunu da bilinmektedir.
- Diğer yandan AB üyesi birçok ülkede, üye olduktan sonra, işsizlik oranları daha da artmaktadır
- AB ülkelerinin oldukça yaşlı bir nüfusa sahip oldukları ve çalışacak genç, eğitimli bir nüfusa ihtiyaç duydukları bilinmektedir.
- Türkiye ile ticari ilişkilerinde bizleri “Pazar”, kendilerini “Ortak” olarak algılamaktadırlar.
- Ortadoğu’daki terörün Avrupa’ya ulaşmaması için Türkiye’yi bir tampon ülke olarak kullanmak istemektedirler.
- Bütün bu gerçekler ışığında ve Dünya’da değişen siyasi dengeler göz önüne alındığında, bizim Avrupa’ya ihtiyacımızdan daha fazla, AB’nin bize ihtiyacı olduğu açık bir şekilde ortadadır.
- AB ülkeleri ile Türkiye ilişkisinin bütün bu gerçekler gözetilerek, başta ekonomi alanında olmak üzere, karşılıklı saygı ve çıkarlara dayalı olmak şartıyla, haklarımızın en titiz şekilde korunması şartıyla, adil esaslara dayalı bir şekilde sürdürülmesinin bölge için yararlı olduğunu düşünüyoruz.
NATO
- Ülkemiz II. Dünya savaşından sonra Batı Ülkeleri Savunma Sistemi olan NATO’ya üye olmuştur. Türkiye, NATO üyeliği öncesi Kore’de, sonrasında Afganistan’da, Somali’de ve ihtiyaç duyulan her yerde, pekçok görevi fazlası ile yapmış ve yapmaktadır. Ancak Suriye olayı başta olmak üzere birçok olay, NATO’nun bize karşı olan sorumluluklarında ayak sürüdüğünü göstermiştir.
- NATO, SSCB’ni dağılmasından sonra komünizm tehlikesini birinci tehlike olmaktan çıkarmış, bunun yerine bir takım terörist grupları bahane ederek Müslüman ülkeleri hedef seçmiştir. Bu bahaneler ile Müslüman ülkelerin hedef seçilmesini asla doğru bulmuyoruz. NATO’nun bu yanlışında ısrar etmesi halinde varlığını uzun vadede devam ettirmesini mümkün görmüyoruz.
ABD
- ABD Yönetimi’nin uyguladığı politikaların dünya barışına hizmet etmediği muhakkaktır. Afganistan, Irak, Suriye, İran ve Afrika politikalarının bölgede huzur sağlamadığı bilinmektedir. Özellikle, İsrail ile ilgili olarak verdiği taraflı kararların Ortadoğu barışına hizmet etmediği, son derece olumsuz gelişmelere sebep olduğu görülmektedir. ABD Yönetimi’nin bu olumsuz tavırlarının, mevcut yöneticilerin ve bazı fanatik grupların baskısıyla oluştuğuna inanmak istiyor, ABD Yönetimi’nin dünya barışı için bu tavırlarından bir an önce vazgeçmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türk ve İslam Dünyası
- Türk ve İslam dünyası ile ekonomik ve kültürel bağları kuvvetlendirmek için var gücümüzle çalışacağız. Bu potansiyelin, önemli bir ekonomik, kültürel ve siyasi güce çevrilebileceğinin de şuurunda olarak onlarla birlikte ortak politikalar üreteceğiz.
- Dünya üzerindeki 57 Müslüman ülke yüksek düzeyde ekonomik ve stratejik değeri bulunan çok miktarda doğal zenginliğe sahiptir. Dış politikamız bu önemli güce sahip Müslüman ülkelerin, ülkemizin öncülüğünde güçlerini birleştirerek ortak hareket etmeleri ve sahip oldukları toplam gücü dünya üzerindeki adaletsizlik, zulüm, sömürü ve işgallerin ortadan kaldırılması için yaptırım aracı olarak kullanmalarının sağlanmasına yönelik olacaktır.
- Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın fikir babası olduğu D-8 teşkilatının canlandırılması, kuruluş amaçlarına uygun bir şekilde çalışması ve asıl hedeflerine bir an evvel ulaşması için gereken her çaba gösterilecektir.
- Yakın komşularımız Suriye ve Irak başta olmak üzere, bütün ülkelerle toprak bütünlüğüne saygılı, güvene dayalı ekonomik ve siyasi işbirliğinin geliştirileceği yeni bir dönemin başlatılması için gerekli her türlü gayret gösterilecektir.
- Filistin’in bağımsız bir devlet olarak tanınması için uluslararası alanda gereken her türlü çaba gösterilecektir.
Kıbrıs
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığının korunmasına ülkemizin korunması kadar değer veriyoruz. KKTC’nin varlığının ülkemiz güvenliği açısından da çok önemli olduğunu biliyoruz.
- KKTC’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da müstakil bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi, KKTC’de bulunan Türk askeri varlığının eksilmeden devam etmesi, dış güçlerin adada Rum hakimiyeti altında tek devlet dayatması niteliğinde olan çeşitli planlarının asla kabul edilmemesi dış politikadaki önceliklerimizdendir.
- KKTC’nin öncelikle Müslüman ülkeler tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınması için gerekli diplomatik girişimler acilen yapılacaktır.
- KKTC’nin Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol rezervlerindeki, uluslararası antlaşmalar ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nda alınan kararlar çerçevesinde oluşan haklarını da sonuna kadar savunacağız.
- Kıbrıs’ta Türk tarafının doğal kaynaklar üzerindeki eşit, ayrılmaz hak ve çıkarlarını hiçe sayan hiçbir girişimi ve hak ihlalini kabul etmeyeceğiz ve Kıbrıs Türk tarafının tüm meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız.
- Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığını BM nezdinde de kayda geçirdiğimiz sınırlarımızdan hiçbir ödün vermeden aynen koruyacağız.
- Yabancı şirketlerin bu bölgedeki deniz yetki alanlarımızda bulunan hidrokarbon kaynaklarına yönelik izinsiz faaliyetlerde bulunmasına hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz. Doğu Akdeniz’deki münhasır kıta sahanlığımızdaki tüm hak ve menfaatlerimizi korumak için bütün tedbirleri alacağız.
- KKTC’nin uzun vadede ülkemizin ekonomik desteği olmadan ayakta kalabilmesi için gerekli her türlü siyasi destek verilecek, maddi kalkınma hamlesi başlatılacak, gereken yatırımlar ve ekonomik destekler sağlanacaktır.
Rusya
- Rusya bizim komşumuzdur. Bölgede karşılıklı birçok ekonomik çıkarımız bulunmaktadır. Karşılıklı saygı ve çıkar çerçevesinde oluşturulacak her türlü ekonomik proje desteklenecektir.
Dış Göçler
- Bulunduğu ülkelerdeki terör-savaş sebebiyle ülkemize göç eden göçmenlerin ülkelerindeki savaş bittikten sonra topraklarına dönmeleri en büyük arzumuzdur.
- Halen beş milyon civarında bulunan bu göçmenlerin gençlerinin eğitilmesi, Türkçe öğretilmesi, ekonomiye, insan gücüne kazandırılması için gerekli gayretleri göstereceğiz. Şuurlu bir eğitim sürecinden geçirilmeyen göçmenlerin kısa sürede bir başka problem olarak karşımıza çıkabileceği gerçeğini de göz önünde bulunduracağız.
Afrika
- Afrika’nın kuzeyinde yer alan, ülkemize coğrafi bakımdan diğer Afrika ülkelerine nazaran daha yakın konumda olan Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas ile ilişkilerimizin daha iyi bir düzeye getirilmesi için gayret gösterilecektir.
- Afrika’daki Müslüman ülkeler öncelikli olmak üzere bütün ülkeler ile karşılıklı ekonomik ve siyasal çıkara dayalı ilişkilerimizin arttırılması önemli hedeflerimiz arasındadır.
BİLİM VE TEKNOLOJİ POLİTİKAMIZ
- Teknolojinin hızla geliştiği Dünya’mızda gelişen ülkeler ile rekabet edebilmek için en büyük önemi vermemiz gereken konulardan biri de teknolojinin her alandaki uygulamalarıdır. Partimiz; ülkemizi en ileri seviyede sanayi ve teknoloji ülkesi haline getirerek, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefine ulaşmayı esas almaktadır. Bu doğrultuda, devlet, millet ve özel sektör olarak topyekûn bir seferberlikle milli, güçlü, süratli ve yaygın bir teknoloji yoğun üretim hamlesi başlatılacaktır.
- Birçok konuda yurt içi ve yurt dışında görev yapan yetişmiş insan potansiyelimiz olduğunun farkındayız. Bu sebeple yapmamız gereken Türkiye’nin ihtiyaçlarını ve önceliklerini belirlemek olacaktır. Bu planlar yapılırken, bütün kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri, üniversitelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız başta olmak üzere ilgili bütün kuruluşlar etkin rol oynayacak, bir teknoloji bilgi bankası kurulacaktır.
- SWOT-(Güçler-Zayıflıklar-İmkânlar-Tehlikeler) analizleri yapılarak ülkemizin durumu ve pozisyonu yeniden değerlendirilecektir. Bu bilgiler ışığı altında teknoloji alanında yapılması gereken çalışmalar listelenecektir.
- Teknoloji geliştirmeye, buluş yapmaya niyetli her vatandaşımızın, özel ve tüzel kuruluşlarımızın desteklenmesi ve gerekli imkânlardan yararlanması için seferberlik ilan edeceğiz.
- Teknoloji ve sanayi alanında büyük ödüllü ulusal yarışmalar yapmalıyız. Bu yarışmaların amacı ülkenin ihtiyaçları için somut faydaya yönelik olacaktır. Bu yarışmanın bir süresi olmayacaktır. Örneğin güneş enerjisini maksimum seviyede kullanma teknolojisi ile ilgili bir yarışma. Herkesin katılabileceği bir yarışma olacaktır. Yarışmacı teknolojisini ve sonuçlarını getirecek, uygun görülürse ödülünü olacak. O teknoloji uygulanacak, bu arada daha sonra başka birisi yarışmaya yönelik yeni bir teknoloji de getirebilecektir. Devlet teknoloji üretenlerin patent alabilmeleri için her türlü kolaylığı sağlayacak ve bir patent vakfı kurulacaktır. Patent Vakfı bu yarışmaları finanse edecektir. Bu ulusal yarışmalarda lise ve üniversite öğrencilerine finansal ve teknolojik destek verilecek. Kısacası “hayırda yarışın” düsturu lafta kalmayacak uygulanacaktır. Gençler ve yetişkinler sürekli teknoloji üretmeyi düşünecek şekilde motive edileceklerdir.
- Acil ihtiyaçlar için kısa vadeli, orta ve uzun vadeli programlar yapılacak, var olanlar gözden geçirilecek ve kaynakların yönlendirilmesi bu programlara göre yapılacaktır.
- Ar-Ge ve teknoloji altyapımızın en önemli unsurları olan; üniversiteler, araştırma merkezleri, tekno-kentler ve TÜBİTAK gibi yapıların etkin ve verimli şekilde çalışmasını sağlamak önceliğimiz olacaktır. Bu kurum ve kuruluşlarımıza çok daha yüksek kaynak aktarılması sağlanacak, sanayimizin ve teknolojimizin gelişmesine daha büyük katkı yapmaları için gereken sistem kurulacaktır.
- TÜBİTAK ve üniversitelerimizdeki TEKNOKENTLER’de, özel ve tüzel AR-GE kuruluşlarımızda takip edilen, yürütülen bütün projeler gözden geçirilecek, Türkiye’nin ihtiyaçları sıralamasında önceliği olanlar acilen desteklenerek sonuçlandırılacaktır.
- Devlet tarafından açılan teknoloji yoğun ihalelerde, ihaleyi yabancı bir şirket kazansa dahi, mutlaka Türk mühendislerinin de, mümkün olan her safhasında, ihaleyi alan şirket tarafından eğitileceği belirtilecektir. Teknoloji transferine izin veren şirketler tercih edilecektir.
- Savunma sanayi teknolojilerine özel önem verilerek ülke güvenliği için gerekli bütün imkânlar seferber edilecektir. Milli bilgisayar yazılımlarımız geliştirilerek dış ülkelerin müdahalelerine izin vermeyecek düzeye ulaştırılacaktır.
- Çeşitli ülkelerde görev yapan ve teknolojik önemli bilgilere sahip soydaşlarımızın ülkemizde istihdamı için gerekli her türlü maddi fedakârlık gösterilecektir. Komşu ülkelerimiz başta olmak üzere, çeşitli sebeplerle kendi ülkelerinden göç eden bilim adamları için ülkemizi cazip kılacak ortamlar geliştirilecektir.
- Geliştirilmesi kaçınılmaz bir teknoloji olan uydu ve uzay teknolojileri için gerekli özen gösterilecektir.
- Özel sektör AR-GE kuruluşlarımızın know-how geliştirme projelerine destek verilecektir. Devlet, Türk şirketlerinde geliştirilen nano teknoloji, savunma sanayi teknolojileri, uzay teknolojileri ve sağlık teknolojileri başta olmak üzere ülkemizin ihtiyaç duyduğu konulardaki know-how’ların ulusal ve uluslararası patent ve lisans alma işlemlerinde her türlü desteği verecektir.
- Başta TUBİTAK ve benzeri kuruluşlarımız olmak üzere, üniversite araştırma laboratuvarları ve Teknoparklar’da kurulacak şirketlerde, üniversite, sanayi işbirliği sonuna kadar desteklenecektir.
- Ar-Ge yapan, teknoloji geliştiren her kişi ve kuruma sağlanan destek ve teşviklerin etkinlik analizini yapmak üzere geri bildirim ve kontrol mekanizması hayata geçirilecektir.
- Büyük ölçekli Ar-Ge çalışmalarında, devlet Ar-Ge desteği verdiği firmalara sağladığı kaynak karşılığında ortak olacaktır. Bu şekilde ar-ge yapan firmalar kredi sistemine ve yabancı firmalara bağımlılıktan kurtarılmış olacaktır.
- Türk şirketlerinin ürettiği teknolojik ürünlerin ekonomik karşılığını bulması, ticari dünyada, teknoloji fuarlarında tanınmalarını sağlamak için her türlü destek verilecektir.
- Teknoloji üreten firmaların kapasitelerinin belirlenmesi, izlenmesi, geliştirilmesi amacıyla “Ulusal Teknoloji Yönetim Sistemi” hayata geçirilerek, bu sistem tarafından tespit edilen firmalara devlet AR-GE ve inovasyon için teşvikte bulunacak. Türkiye Kalkınma Bankası’nı teknoloji ve inovasyona en büyük destek unsuru haline getireceğiz.
- Yerli AR-GE teknoloji şirketlerini desteklemek için personel çalıştırma ve teknoloji transferi, teknoloji pazarlanması konularında oldukça kapsamlı vergi muafiyetleri tanınacaktır.
EKONOMİ POLİTİKAMIZ
- Hayatın her alanında “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkesinin hâkim kılınmasının bir gereği olarak;
haram ve helal bilincine dayalı iş ahlakı,
kul hakkının öncelikle gözetildiği çalışma hayatı,
her türlü israfın önlenmesi,
her türlü ekonomik sömürünün engellenmesi;
ekonomi anlayışımızın temel esasları olacaktır. Bu doğrultuda ekonomik faaliyetler sadece gelir odaklı bir şekilde değil, insanlığa faydalı olma maksadıyla düzenlenecektir.
- Ekonomi politikamızın ana hedefi; insanı merkeze alan, hak ve adalet ekseninde, üretim odaklı Adil Ekonomik Düzen’i bir bütün olarak hayata geçirmektir. Devleti ve milleti borca esir etmeden, kendi kaynaklarımız ile yatırım, üretim, istihdam ve ihracat seferberliği başlatarak sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlanacak ve böylece istikrarlı, güçlü ve dışa bağımlı olmayan yerli ve milli bir ekonomi inşa edilecektir. Bütün vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının kolay, bol, ucuz ve kaliteli olarak karşılanabildiği refah toplumuna geçilecektir.
- Çalışmayı ve istihdamı özendirmek, her türlü işsizliği önleyici adımlar atmak, mevcut işgücü potansiyelimizden en verimli şekilde istifade etmek ekonomi politikamızın temel amacını oluşturmaktadır.
- Elde edilen refahın toplumun her kesimine adil bir şekilde dağıtılması için gerekli tüm önlemler alınacak, yasal düzenlemeler yapılacaktır. Adil paylaşım modeli hayata geçirilecektir.
- Gelir dağılımında üretim faktörleri, bireyler ve bölgeler arasında adaletin sağlanması, milli gelirin reel olarak artırılması ve vatandaşlarımıza gerçek manada yansıtılması için her türlü tedbir alınacaktır.
- Her türlü ekonomik sömürünün, haksız kazanç amaçlı fiyat hareketlerinin önlenmesi, emek harcamadan kazanma yollarının kapatılması ve nimet-külfet dengesinin sağlanması için gerekli tedbirler alınacaktır.
- Bu doğrultuda faizsiz kredi mekanizması ile desteklenen, üretim eksenli ve adil paylaşımı esas alan ‘Faizsiz Ekonomi’ hayata geçirilerek her türlü haksızlık ve ekonomik sömürü önlenecektir.
- Devlet sadece ayrıcalıklı bir azınlığın menfaati için değil, çalışan ve üreten her vatandaşın çıkarı doğrultusunda ekonominin işleyişinde aktif rol alacaktır.
- Başta ara mallar ve yatırım malları olmak üzere bütün ithal ürünleri ikame edici üretim modelleri öncelikli olarak teşvik edilerek desteklenecektir. İhracatı kolaylaştırmaya ve teşvik etmeye yönelik her türlü tedbir alınacak, gereksiz formaliteler ve istisnalar ortadan kaldırılarak mevzuat bütüncül bir yaklaşımla yerli üretimin artmasını sağlayacak şekilde yeniden hazırlanacaktır. Bu kapsamda girişimcilerimizin yüksek katma değerli üretimi ve ihracatı arttırıcı faaliyetleri faizsiz kredi imkânları ile desteklenecektir. Artan ihracat ve ikame edilen ithalat ile dış ticaret fazlası amaçlanmaktadır.
- Hibe kültürüne dayalı, sadece belli bir kesime fon aktarımı şeklinde işleyen teşvik ve destek sistemi veriye dayalı analizler ile yeniden oluşturularak bütün kaynaklar üretimin, istihdamın ve ihracatın desteklenmesinde kullanılacaktır.
- Mevcut ekonomik düzende kamu kesimi gibi özel sektör ve hane halkı da ağır borç yükü altında ezilmektedir. Yanlış finansal sistem ve hatalı para politikaları neticesinde kur ve faiz ekonomik ve finansal istikrarı tehdit eder hale gelmiştir. Yüksek (ve yükselmeye devam eden) borç stoku, yüksek döviz kuru ve yüksek faiz oranı politikalarıyla üretim ve istihdama yönelik yatırımlar durma noktasına gelmiş, milletimizin büyük bir bölümü işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya getirilmiştir.
- Güçlü ve istikrarlı Türk Lirasının sağlıklı bir ekonomi için hayati önem taşıdığı yaşadığımız son gelişmelerden net ve tartışmasız olarak ortaya çıkmıştır. Borca dayalı mevcut para sistemi yapısı gereği sermaye açığı bulunan gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini zayıflatmakta ve istikrarsızlaşmaktadır. Para ile reel değerler arasındaki dengeyi istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilecek yeni bir parasal sistem kurulması kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Mevcut para sisteminin yol açtığı karşılıksız para piyasaya arz edilmeyecektir.
- Parasal veya finansal politikalar veya araçlar ile kalıcı olarak Türk Lirasının güçlü ve istikrarlı kılınmasının mümkün olmadığının bilincinde olarak; kendi kaynakları ile yatırım yapabilen, ithalata bağlı kalmadan yetişmiş insan gücüyle katma değerli üretim yapabilen ve dış ticaret fazlası veren güçlü bir reel ekonomi için gerekli yapısal reformlar süratle hayata geçirilecektir. Böylece, doğru yönetilen Türk Lirası ile üretime dönük yerli ve yabancı yatırımcının ihtiyaç duyduğu güven sağlanmış olacaktır.
- 54. T.C. Hükümeti döneminde Türkiye ve İran arasında başarılı bir şekilde uygulanan dış ticaretin yerel para birimleriyle yapılması modeli geniş kapsamlı bir şekilde uygulanacaktır.
- Merkezi ve mahalli yönetim bütçelerinin, kamunun borçlanmasına sebep olan bütçe açığına müsaade etmeyecek şekilde hazırlanması tavizsiz uygulayacağımız prensibimiz olacaktır. Devlet bütçesinin borçlanmadan denk olarak gerçekleştirilmesiyle, devletin yeniden borçlanmasının ve faiz ödemesinin önüne geçilecektir.
- Borçlanma ve borcu borçla kapatma politikalarına son verilecektir. Devletin kaynak ihtiyacı borçlanma, zam veya ilave vergi yerine zenginliklerimizin değerlendirilmesiyle oluşturulacak milli kaynak paketleri ile karşılanacaktır.
- Başta kamuda olmak üzere, gizli ve açık her türlü israfın önlenmesi temel önceliğimizdir. Bütün harcamalar ihtiyaçların zorunluluğu ve aciliyeti dikkate alınarak planlanacaktır.
- Prof. Dr. Necmettin Erbakan başbakanlığında kurulan 54. Hükümet tarafından hayata geçirilen ve başarıyla uygulanan “Kamu-Tek Hesabı” asli işlevine uygun şekilde yeniden uygulanacaktır.
- Bütçe harcamalarının yerindeliği ve verimliliğinin etkin ve zamanında denetimi için Sayıştay kanununda gerekli düzenlemeler yapılacak, istisnalar kaldırılacak ve kurum çalışır hale getirilecektir.
- Ülkemizin ve bütün gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı ekonomik krizlerin ve dışa bağımlılığının en önemli sebeplerinden olan, belli güçler tarafından dünya hâkimiyetini sağlama ve sömürü amaçlı olarak kullanılan, karşılıksız şekilde basılan yeşil bir kâğıt hükmündeki Amerikan Doları’nın tahakkümünden kurtulmak amacıyla ülkemizin öncülüğünde, bütün İslam ülkelerinin ve gelişmekte olan ülkelerin desteğiyle yeni bir uluslararası para biriminin oluşturulması hedeflerimiz arasındadır.
- Vergi sistemi adil, sade, basit ve formalitesiz olacak şekilde yeniden tanzim edilirken vergi oranları mümkün olan en alt seviyeye indirilecektir. Toplam vergi gelirleri içerisindeki dolaylı vergilerin payı adalet ilkesinin ortaya koyduğu değerlere indirilecektir. Devletin vergi gelirlerinin arttırılması üretim artışı ile sağlanacaktır. Kamunun vergi dışı gelirlerinin arttırılması için özel stratejiler geliştirilecektir.
- Ekonomik faydalarının yanında stratejik ve sosyal açıdan da büyük öneme sahip KİT’lerin ülke menfaatleri göz ardı edilerek özelleştirme adı altında elden çıkarılması uygulamasına son verilecektir.
- Yeni nesil üretim metotları ve teknolojiler uygulanarak ekonominin her alanında verimliliğin arttırılması için gerekli bütün adımlar atılacaktır.
- Emeğiyle geçinen işçi, memur ve emekli gelirleri üzerinden alınan vergiler kaldırılacaktır.
- Hiçbir geliri ve varlığı olmayan vatandaşlara asgari ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde devlet tarafından katkı sağlanacaktır.
- Asgari ücret ve emekli maaşları mutlaka insanlık onuruna yakışır seviyeye ulaştırılacaktır. Memur ve çalışanların maaşları yoksulluk sınırı üzerine çıkarılacaktır. Söz konusu maaşlara iktidarımızın ilk senesinde en az yüzde 50, sonraki senelerde de mutlaka gerçek enflasyon oranının üzerinde zamlar yapılacaktır.
SANAYİ POLİTİKAMIZ
- Gerçek kalkınma ve ilerleme için, sömürge tipi sanayi faaliyetleri yerine entegre yapıda ve gerçek sanayi hamleleri tercih edilecektir.
- Yurt sathında ağır sanayinin ve ağır sanayinin temel hammaddesi olan yassı çelik üretiminin arttırılmasına, ağır sanayi için son derece önemli olan ara mallarını üretecek sanayinin kurulmasına büyük önem verilecektir.
- Her çeşit ulaşım araçları, iş makinaları, zirai araç ve aletleri üreten sanayinin ve diğer önemli sanayi dallarının tamamen yerli ve milli olarak kurulacaktır. Bu araçların motorlarının, elektronik aksamlarının ve yazılımlarının mutlaka yerli ve milli olarak üretilmesi, bu alanlarda üretilen ürünlerin uluslararası pazarlarda rekabet edecek yeterlilikte ve fiyatta olması temel hedeflerimizdendir.
- Stratejik öneme sahip sanayi dallarının süratli bir şekilde kurulması için kamu-özel sektör ortaklığı dâhil her türlü girişim devlet politikası olarak desteklenecektir.
- Özellikle gelişmiş Uzakdoğu ülkelerinde örneklerini gördüğümüz gibi büyük çaplı yatırım gerektiren sanayi ve teknoloji tesislerinin kurulması için devlet bizzat teşebbüse ortak olarak özel sektörü teşvik edecektir.
- Yurt genelinde kurulacak sanayi ve teknoloji tesislerinin konumları belirlenirken bölgelerin ihtiyaçları ve ekonomik etütleri göz önünde bulundurulacaktır. Devlet öncülüğünde kurulacak bu tesislere bölgedeki özel sektör firmaları ve bu tesislerde çalışanların ortak olması teşvik edilecektir.
- Milli yazılım ve elektronik sanayinin geliştirilmesi, savunma alanında ve diğer stratejik öneme haiz alanlarda kullanılan tüm yazılımların yerli ve milli hale getirilmesi temel hedeflerimizdendir.
- Klasikleşmiş ve verimsiz kalkınma planları yerine, küresel gelişme ve eğilimleri yerinde takip ederek bu gelişmeleri ülkemizin özelliklerine uyumlu şekilde sentezleyen “Gelecek Planlama Kurumu” kurulacaktır.
- Yatırım, üretim ve sanayileşmeyi engelleyen bütün mali ve idari düzenlemeler ortadan kaldırılacak, sanayileşmeyi ve teknolojik ilerlemeyi koruyup geliştirmek için gerekli zihniyet, mevzuat ve idari yapı değişikliğinin gerçekleşmesi sağlanacaktır.
- Bağımsızlığımız ve geleceğimiz için kritik öneme sahip olan savunma sanayine özel önem verilerek, tank, uzun menzilli füze, roket, savaş uçağı, savaş helikopteri, İHA ve SİHA gibi silah ve araçların motorlarının, elektronik aksamlarının ve yazılımlarının tamamıyla yerli ve milli olarak üretilmesi için gerekli adımlar atılacaktır.
- Sanayileşme ve teknolojik gelişme için gerekli insan kaynağının yetiştirilmesi ve tersine beyin göçünün sağlanması için gerekli her türlü düzenleme ve teşvik hayata geçirilecektir.
- Ekonomik faaliyetlerin temel taşlarından KOBİ’lerimiz yeterli ölçüde, şeffaf, adil, kolay ve süratli bir şekilde desteklenecek, bu alandaki bürokratik süreçler sadeleştirilecektir.
- Ülkemizde bulunan 300’ü aşkın OSB, 1000’e yakın Sanayi Sitesi, 80’e yakın teknopark ve hiç işletilemeyen endüstri bölgelerinin daha etkili ve verimli şekilde çalışmalarını sağlamak için her türlü destek verilecektir.
- Yüksek teknolojik üretimi desteklemek için teknoparklar, gerekli kriterleri sağlayan OSB’ler ve endüstri bölgeleri ‘Yüksek Teknoloji Gelişim Bölgeleri’ başlığı altında yeniden yapılandırılacaktır. Ayrıca, Yüksek Teknoloji Gelişim Bölgesi sınıfına girmeyecek OSB’ler ile sanayi siteleri ‘Ekonomik Gelişim Bölgeleri’ adı altında yeniden teşkilatlandırılacaktır.
- D-8 Teşkilatı çerçevesinde, ‘ortak ürün’ geliştirme ve ‘ortak üretim’ alanlarında işbirliği ile gerekli hamleler yapılacaktır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK POLİTİKAMIZ
Çalışma Hayatı
- Yaşadığımız yüzyılda çalışma hakkı sosyal hukuk devletinin temel unsurlarından biridir. Bu bakımdan tüm çalışanların iş güvenliğini sağlayacak sendikalaşma hakkı bulunmalıdır. Asıl olan, işçi-işveren arasında hak ve adalet doğrultusunda bir uzlaşmaya varılmasıdır.
- Son yıllarda uygulanan devlet uzlaştırıcılığındaki yönlendirilmiş anlaşmaların işçi hayrına olmadığı görülmüştür. Devlet, şirketler, işçilerin gerçek temsilcileri, eşit bir şekilde masaya oturmalı ve ülkedeki enflasyon, girdi maliyetleri gibi gerçek veriler üzerinde konuşarak anlaşma kültürü geliştirmelidir. Çalışan ve işverenin arasında pratik olarak oluşturulacak iş barışı ülke adına hayırlı olacaktır.
- Çalışanların ücretlerinin belirlenmesinde adaletli olunması, çalışanların sürekli değişen ekonomik şartlar ve enflasyon karşısında ezdirilmemesi, toplumun tüm kesimlerinin gelirden ve nimetten adaletli bir şekilde pay alması en öncelikli hedeflerimizdendir.
- Yurt sathında istihdam imkânlarının geliştirilmesi, bütün memleket evlatlarına tatminkâr gelirli çalışma sahaları açılması temel önceliğimizdir.
- Tüm çalışanlarımızın sağlıklı ve güvenli iş ortamlarında çalışmasının temini için gerekli adımlar atılacaktır.
- Engelli vatandaşlarımızın istihdam oranının artırılmasına ve iş hayatındaki sorunlarının çözülmesine yönelik adımlar atılacaktır.
- 4688 nolu kanunun 15. Maddesinde sayılan kadrolar hariç tutulmak üzere kamu görevlilerine grev hakkı tanınacaktır.
- Kadın çalışanlarla ilgili olarak uluslararası standartlarda tanınan bütün haklar verilecektir.
- Ülkemizde bulunan göçmenlerin eğitilmesi, Türkçe öğretilmesi, ekonomiye, iş gücüne kazandırılması için gerekli gayretleri göstereceğiz.
Sosyal Güvenlik
- Tüm insanların en temel haklarından bir tanesi olan sosyal güvenlik hakkının teminatı devlettir. Ayrım gözetmeksizin tüm vatandaşlar için sosyal güvenliğin sağlanması devletin asli görevlerindendir.
- Barınma, geçimini idame ettirme, eğitim ve sağlık alanında ihtiyaç duyan tüm vatandaşlara süratli ve etkin bir sosyal güvenlik sistemiyle hizmet götürülecektir.
- Tüm emeklilik ve sağlık sigortalarının koşullarının iyileştirilmesi ve kapsamlarının genişletilmesi için çalışma yapılacaktır.
- Emeklilik hakkını kazanmış vatandaşlarımızın belli bir yaşa kadar emeklilikten doğan haklarını kullanamaması uygulamasına son verilecektir.
- Devlet, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışına sahip olarak hareket edecek ve bu doğrultuda bütün yurt sathında aç-açık tek bir kimse kalmayacak şekilde hizmet edecektir.
- Bütün bunlara ilaveten ecdat yadigarı vakıfçılık geleneğimizin, bu alandaki tüm sivil toplum kuruluşlarımızın sosyal güvenlik hizmetine gönüllü katkıları son derece önemlidir. Bu alanda hizmet veren tüm sivil kuruluşlar da teşvik edilecek ve desteklenecektir.
- Devlet özellikle dul ve yetimlerin maddi ve manevi bakımdan en geniş manada koruyucusu olacak, yetim yavrularımızın manevi ve psikolojik gelişimleri, her türlü tehlikeden korunmaları, eğitimleri, sağlık ihtiyaçları, evlendirilmeleri, iş sahibi yapılmaları hususlarında en büyük titizlik gösterilecektir.
SAĞLIK POLİTİKAMIZ
- Devlet vatandaşların sağlık hizmetlerini alabilmesi için gerekli bütün tedbirleri alacaktır. Ekonomik yetersizliği olan vatandaşların ise sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanması sağlanacaktır.
- Sağlık sistemimiz önleyici ve koruyucu hekimlik esasına göre düzenlenecektir. Okullarda ve toplumumuzun eğitiminde koruyucu sağlık ve ilk yardım bilgilerinin verilmesi sağlanacaktır.
- Sağlık hizmetlerinde kalitenin arttırılması ve israfın önlenmesi için gerekli adımlar atılacaktır.
- Sağlık hizmeti sunan kurumların fiziki ve teknolojik yapılarının iyileştirilmesi ve bunun sürdürülmesi sağlanacaktır.
- Milli aşı ve ilaç sanayinin geliştirilmesi ülkemizin ve milletimizin korunması ve geleceği için hayati öneme sahiptir. Bu sebeple bu alanda devlet eliyle gereken bütün adımlar atılacak ve gerekli teşvikler sağlanacaktır.
- Tıbbi cihaz ve malzemelerin yerli üretiminin sağlanması için teknoloji transferi dâhil gereken tedbirler alınacak ve teşvikler sağlanacaktır.
- Stratejik veri içermesi sebebiyle kritik öneme sahip olan hastane ve Sosyal Güvenlik Kurumu otomasyon sistemleri ve yazılımlarının yüksek standartlarda yerli üretimi için gerekli adımlar atılacaktır.
- Ekonomik ve teknik açıdan pek çok olumsuzlukları görülen Şehir Hastaneleri modelinden vazgeçilecektir. Mevcut şehir hastaneleri için yüklenici firmalar ile yapılan sözleşmeler devlet ve millet menfaati doğrultusunda yeniden değerlendirilecektir.
- Kalıtsal hastalıkların erken teşhis ve tedavisini temin edebilmek için gebelik döneminde ve doğum sonrası gerekli tetkiklerin yapılması sağlık sigortası kapsamına alınacaktır.
- Sağlık hizmetleri verilirken hastaya saygıya, hasta hakları ve mahremiyetine önem verilecektir.
- Sağlık sistemindeki veri ve istatistiklerin sonuçlarından yararlanarak, işleyişteki aksaklıkların öngörülmesi ve tedbir alınması hedeflenmektedir.
- Tıbbi cihaz ve malzemelerin yerli üretiminin teşviki, mevcutların da kapasitelerinin arttırılması sağlanacaktır. Yerli üretimin artmasını kolaylaştırıcı hukuki düzenlemeler yapılacaktır
- Bilinçsiz ilaç kullanımının azaltılmasını sağlayacak bilgi ve yaşam tarzının toplumda geliştirilebilmesi için sağlık okur-yazarlığını arttıracak adımlar atılacaktır.
- Hasta laboratuar ve görüntüleme tetkiklerinin ortak havuzda toplanarak tüm doktorlar tarafından ihtiyaç halinde ulaşılabilir olması sağlanacak, mükerrer tetkik yapılmasının önüne geçilecektir.
- Sağlığa zararlı gıdalar ve alışkanlıklarla etkin olarak mücadele edilecektir.
- Gıda ve ilaç ambalajları üzerinde içeriği ve menşei hakkında anlaşılabilir ve ayrıntılı bilgi olması sağlanacaktır.
- Hastalık sebeplerini ve tedavi yöntemlerini araştırmak amacıyla yüksek teknolojik donanımlı tıbbi ve genetik araştırma merkezleri kurulacaktır.
- Sağlık çalışanlarına karşı toplumda oluşan olumsuz algının düzeltilmesine ve sağlıkta şiddetin engellenmesine yönelik tedbirler alınacak; sağlık çalışanlarına da hasta psikolojisi, iletişim, konularında eğitim verilecektir.
- Ülkemizde yardımcı sağlık personeli sayısı ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildir. Bu nedenle ciddi yetersizlik ve aksamalar ortaya çıkmaktadır. En kısa zamanda bu sayı, ihtiyacı karşılayacak düzeye getirilecektir.
- Sağlık personelinin yurt sathında dengeli biçimde dağılımının sağlanması ve sağlık hizmetlerinin yeterli şekilde en ücra yerleşim yerlerine kadar ulaştırılması için her türlü tedbir alınacaktır.
- Sağlık personelleri arasında gelir dağılımında adalet sağlanacak, özlük haklarında iyileştirilmeler yapılacaktır.
- Hekimlerin tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası primlerinin özel sigorta şirketleri yerine sosyal güvenlik kurumuna ödenmesi sağlanacaktır.
ŞEHİRCİLİK VE ÇEVRE POLİTİKAMIZ
Şehircilik
- Son 50 yılda köylerdeki nüfusun, terör, eğitim, sağlık, yaşam koşullarının güçlüğü gibi birçok sebeple, sistematik olarak gittikçe azalması ve halkımızın şehir merkezlerine göçü, şehirlerimizde birçok farklı problemlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
- Gecekondulaşma ile başlayan problemler, şehirlerde altyapı üzerine önemli baskılar oluşturmuş, çarpık bir yapılaşma sürecini başlatmıştır.
- Şehirlerimiz çevresindeki ormanlar, yeşil alanlar ile tarım yapılan, tarım için ayrılması gereken alanların bu yapılaşmalar ile süratle bozulduğu ve halen bozulmaya da devam ettiği bilinmektedir.
- Modernleşme adı altında şehir merkezlerindeki tarihi evler yakılmış ve yıkılmış, hiçbir estetiği olmayan, şekilsiz bina yapılaşmaları oluşmuştur.
- Aşırı nüfus artışı beraberinde çeşitli adli vakaların aşırı derecede oluşmasına da yol açmış, şehirlerimizin belli bölgeleri girilemez, yaşanılamaz hale gelmiştir.
- Partimiz bütün bu etkenleri göz önünde bulundurarak, daha yaşanabilir modern bir şehircilik anlayışının oluşmasına çalışacaktır. Şehir planlaması; mülkiyet hakkını gözeten, uzun vadeli, geniş ufka sahip, düzenleyici, yol gösterici, tarıma elverişli arazileri ve doğal çevreyi koruyucu, tarihi, geleneksel şehircilik anlayışımıza ve toplumsal kültürümüze uygun bir şekilde gerçekleştirilecektir.
- İmar ve iskân planları, arsa veya arazi sahipleri arasında adaleti gözetecek şekilde yapılacaktır. Kamulaştırma faaliyetlerinde vatandaşların mülkiyet haklarının korunmasına özel önem verilecektir.
- Vatandaşlarımızın ekonomik güçlerine uygun, sağlıklı, modern meskenlerin tedariki için gereken çalışmalar yapılacaktır. Bu noktada özellikle devlet tarafından daha geniş alanlara alt yapı hizmeti götürülerek konut arsası arzı arttırılacak ve böylelikle arsa ve dolayısıyla konut maliyetleri düşürülecek.
- Şehirlerimizin aldığı yoğun göçler sebebiyle artık yeterli olmayan yol, su, kanalizasyon, park, otopark gibi belediye hizmetlerinin süratle iyileştirilmesi sağlanacaktır.
- Yeni yapılaşmalar için deprem yönetmelikleri göz önüne alınacak, mevcut binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve çarpık yapılaşmanın önlenebilmesi için gerekli her türlü çalışma en hızlı şekilde yapılacaktır.
- Özellikle şehir merkezlerinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı mimarisi ile yapılmış olan yapıların restorasyonları ve turizme kazandırılması ile ilgili bütün gayretler gösterilecektir.
- Yerleşim alanlarında bulunan tarihi binaların ve arkeolojik eserlerin görünmesini engelleyecek yapılaşmalara izin verilmeyecektir.
- Şehirleşmede mimari estetik hususunda son derece titiz davranılacaktır. Bu konuda devlet eliyle yürütülecek kontrol mekanizmaları hayata geçirilecektir. Tarihi ve kültürel mirasımız göz önünde bulundurularak Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin örnek alınması teşvik edilecektir.
- Kentsel dönüşüm yapılan şehirlerimizde, yeni yapılaşmaların depreme dayanıklı bir şekilde yapılması için sıkı bir denetim yapılacaktır.
- TOKİ marifetiyle yapılan yapılaşmalarda orman, mera ve tarım arazilerinin kullanılmamasına özen gösterilecektir.
- Yeni binaların yapımı sırasında araç park yerlerinin de yeterli sayıda olması sağlanarak, yolların park olarak kullanılması engellenecektir.
- Yeni binaların yapımında iyi bir izolasyon yapıtaşı olan perlitlerin kullanılması teşvik edilecektir. Bu sağlanamadığı takdirde, yeni binalarda dış cephe izolasyonlarının yapılması teşvik edilecektir.
- İçinden dere, nehir geçen şehirlerimizde, nehir ve dere etrafında yapılaşmaya yasak alanlar belirlenecek, bu alanlarda oyun parkları, mesire alanları oluşturulacaktır.
- Toplumun ruhsal ve bedensel sağlığı için büyük öneme sahip olan yeşil alanlara ve parklara şehirlerimiz içerisinde daha geniş yer ayrılmasına özellikle önem verilecektir.
- Artan nüfusun hayatını kolaylaştıracak bir trafik akışı oluşturmak ve zamanın yollarda ölmesini önlemek için yeni yol güzergâhları planlanarak, metro ve raylı taşıma kapasitesi artırılarak trafik rahatlatılacaktır.
- Kanalizasyon sistemleri yeniden gözden geçirilip, kanalizasyonların nehirlere, derelere, göllere ve denizlere dökülmesi önlenecektir. Mümkün olan her şehirde “Kompost Tesisler” kurularak, kanalizasyon atıklarının yeniden su ve gübre olarak kazanılması sağlanacaktır.
- HES projeleri yeniden gözden geçirilecek, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarının gerçeğe uyup uymadıkları kontrol edilecektir.
- Yeni yapılaşma bölgeleri ve mümkün olan her ortamda elektrik kablolarının yeraltına inmesi sağlanarak görüntü kirliliği engellenecektir.
- Şehirlerimizi, engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracak, onlar için daha yaşanabilir hale getirecek her türlü tedbir alınacaktır.
- Şehirlerimizde öncelikle kamu binaları olmak üzere, güneş enerjisi ile ısınma teşvik edilecek, özel kurum veya kişilerce yapılan yeni yapılarda bu sistemlerin kurulması için gerekirse uzun vadeli krediler ile devlet desteği sağlanacaktır.
Çevre
- Yaşadığımız çevre her gün değişmekte, kirlenmekte hatta bazen yaşanamaz hale gelmektedir. Bunda dünyada gelişen olayların etkisi olduğu muhakkaktır. Ancak yakın çevremize dikkat ettiğimizde bizlerin de çok kusuru olduğu gözlenmiştir. Ağaçları ilaçlamakta, toprağa gübre adı altında suni kimyasallar yüklemekteyiz. Bu uygulama ile hem toprağı hem de yeraltı sularını kirlettiğimizin farkında olmadık.
- Bünyesinde kloro-floro karbon bulunan birçok sprey kullanıp atmosferi kirlettiğimizin ve dünyamız etrafındaki atmosferi incelttiğimizin, ozon delikleri oluşup cilt kanserleri artıncaya kadar farkına varamadık.
- Kükürtü bol linyitlerin şehirlerde kullanılmasıyla kükürtdioksit gazıyla, hatta bu gazın suyla birleşmesiyle oluşan sülfirik asit yağmurlarıyla şehirlerimizi nefes alamaz, yaşanamaz hale getirdik.
- Kanalizasyonları ve fabrika atık sularını derelere göllere, denizlere boşaltarak bu alanlardaki bitki ve hayvanları yok ettiğimizin de farkında olmadık.
- Yurtdışından gemilerle getirilip sahillerimize bırakılan, radyoaktif atıklara ve zararlı kimyasallara mâni olamadık.
- Yeraltından aşırı derecede su çekip toprağın tuzlanmasına, çölleşmesine sebep olduk.
- Yol, inşaat, baraj yaptığımız her alanda çevreyi önemli ölçüde tahrip ettiğimizin farkında da olmadık. Yerleşim alanları oluşturmak için şehirlerimizin akciğerleri olan güzelim ormanlarımızı yok ettik. Ağaçlar azalınca heyelanlar arttı, denizlere, göllere toprak taşınması arttı.
- Bütün bu aksaklıkları ve çevreye verdiğimiz zararların devam ettiğini gören partimiz, yaşadığımız ortamları sürdürülebilir, yaşanabilir ve sağlıklı kılmak için gerekli her türlü tedbiri alacaktır.
- Yaşadığımız ortamdaki hava kirliliğinin en düşük seviyeye indirilmesi için gereken her türlü çalışma yapılacaktır.
- Ülkemize has endemik bitkilerin ve biyolojik çeşitliliğimizin korunması temel hedeflerimiz arasındadır.
- Orman yangınlarını önlemek için özel önlemler alınacak ve caydırıcı kanunlar hazırlanacaktır.
- Sularımızın kirletilmemesi için gerekli eğitimler verilip uyarılar yapılacak, sonuç alınamaz ise her türlü cezai müeyyideler uygulanacaktır.
- Çevreyi koruma bilincinin yerleşmesi için ilgili Bakanlık, MEB, çevre kuruluşları, vakıfları ile ortak çalışmalar yürütülecektir.
- Yaşadığımız ortamların bizlere torunlarımızın emaneti olduğunun bilinciyle, gerekli görülen kanunlar ve mevzuat değişiklikleri yapılarak çevremiz korunacaktır.
Hayvan Hakları
- Hayatımızın her aşamasında etrafımızda bulunan, etinden, sütünden, derisinden ve en önemlisi dostluklarından faydalandığımız hayvanların bir canlı olarak üzerimizde hakları bulunduğu, yıllarca göz ardı edilen konulardan bir olmuştur. Şikâyet edemiyor diye işkence edilip sakat bırakılan, ölüme terkedilen, hatta öldürülen hayvan vakaları maalesef her gün yazılı ve görsel medyanın haberleri arasındadır.
- Oysaki bizler millet olarak camilerine dahi kuş evleri yapmış olan bir ecdadın torunlarıyız. Bütün mahlûkata şefkati emreden bir dinin mensuplarıyız. Bu bilinçle hareket edilerek, hayvanlara yapılan haksız muamelelere, işkencelere karşı verilen cezai müeyyideler yeniden gözden geçirilerek, caydırıcı hale getirilecek ve bu cezalar en etkili şekilde uygulanacaktır.
- Çoğalma mevsimlerinde kara ve deniz hayvan avcılığına sınırlama getirmeyi öğrenmemiz bile uzun yıllarımızı almıştır. Av hayvanlarının çiftleşme ve yavrulama dönemlerinde yapılan avcılıklara ciddi para cezaları verilmesi için kanuni düzenlemeler yapacaktır.
- Petshop’larda uygun olmayan şartlarda hayvan satışına izin verilmeyecektir.
- Hayvan barınakları sürekli olarak ilgili belediyelerce kontrol altında tutulup hayvan ve insan sağlığını tehdit eden etkenler süratle ortadan kaldırılacaktır.
- Besicilik yapanların hayvanları barındırdığı ahırların hayvan ve dolayısıyla insan sağlığını koruyacak temizlikte olması sağlanacaktır.
- Nesli tükenmekte olan hayvanların korunması konusunda ilgili yasalar titizlikle uygulanacaktır.
KAMU YÖNETİMİ POLİTİKAMIZ
- Kamu idarecilerinin var olma sebepleri, devletin temel işlerini yapmalarının yanında, vatandaşların devlet ile olan işlerini, her vatandaşa eşit mesafede kalarak, zamanında, usulüne göre tamamlanmasını sağlamaktır. Özetle yöneticiler milletin efendisi olarak değil, millete hizmet için o makamları işgal etmektedirler.
- Kamu idarecilerinin atanmasında ehliyet ve liyakat ön planda olacaktır.
- Devlet işleyişinin süratli ve verimli hale getirilmesi maksadıyla bürokratik işlemlerin asgariye indirilmesi için gerekli önlemler alınacaktır.
- E-Devlet aracılığı ile verilen hizmetler arttırılacak ve bu belgelerin nihai belge sayılmasını sağlayacak düzenlemeler yapılacaktır.
- Belediyeler, mahalle ve köy idareleri ile ilgili kanunlar geliştirilerek daha hızlı ve etkili çalışmaları sağlanacaktır.
- Adil bir kamu personel rejiminin ülke açısından çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple memuriyete alımlar kurallar içinde ve şeffaf olarak yapılıp, ehliyet ve liyakata en büyük önem verilecektir.
KÜLTÜR ve SANAT POLİTİKAMIZ
- Binlerce yıllık bir süzgeçten gelen millet olarak kültür ve sanat değerlerimize sahip çıkacağız. Kültür ve sanatın bir milletin aynası olduğunun daima farkında olacağız. Bunu sağlamak için;
- Türkçe’mizin bozulmaması için gerekli çalışmalar sürekli olarak yapılacaktır.
- Sokaklarımızda tabelaların çoğunun yabancı lisanlar ile yazıldığı bir süreçten geçiyoruz. Kültür emperyalizminin önce lisanı değiştirerek bir ülkeye girdiğinin bilincinde olarak tedbirler alınacak, marka hakları dışında yabancı kelimelerin ayıklanması gerçekleştirilecektir.
- Bu çalışmaların sağlıklı yürütülebilmesi için, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, RTÜK ve meslek kuruluşları ile birlikte çalışacağız.
- Gittikçe yozlaşan mimari tarzının şehirlerimizi tanınmaz hale getirdiği hepimizin malumudur. Selçuklu, Osmanlı ve Modern Türkiye Mimarisini bir arada yorumlayıp (mezc edip) estetiği olan binaların üretilmesini teşvik edeceğiz.
- Birkaç yüzyıllık binaların “restorasyon” adı altında hoyratça tahrip edilmesini engelleyecek, restorasyonların usulüne uygun olarak, ehil kişilerce yapılmasına özen göstereceğiz.
- Türkülerimiz ve Türk Musikisinin eserleri bir sistematik dâhilinde derlenecek ve gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılması sağlanacaktır.
- Çok renkli ve çeşitli örnekleri bulunan folklor oyunlarımızın modernleştirme adı altında yozlaştırılmasına engel olacağız.
- Türkçe konuşan ülkeler ile kültürel ilişkilerimizi geliştirecek, binlerce yıldan beri süregelen değerlerimizin kaybolmamasını sağlayacağız.
- Bugünkü dünyanın en etkili iletişim araçlarından birinin sinema ve tiyatro olduğunun şuuru ile müspet sinema ve tiyatronun gelişmesine yardımcı olacağız. Özel sektörlerle işbirliği içinde sinema eserleri üretim merkezleri oluşturulacaktır. Hollywood her yıl yaptığı yüzlerce sinema filmi ile dünyaya kendi propagandasını ihraç etmektedir. Biz de İslam dünyasının öncüsü olarak Türkiye’de müspet sinema eserleri üretim merkezleri kuracağız. Ürettiğimiz müspet sinema eserleri kendi ülkemizde ve İslam ülkelerinde gösterilecek. Sinema eserlerimizi D-8, D-60 ve D-160 ülkelerine ihraç edeceğiz ve ülkemizi global sinema merkezi haline getireceğiz.
- Milli şiir sanatımızın gelişmesi için her türlü ortam hazırlanacaktır.
- Patent ve Fikri Mülkiyet haklarının korunmasına azami özen gösterilecektir.
- Arkeoloji müzelerimizdeki envanter çalışmalarında hassasiyet gösterilecek, arkeolojik eserlerin yurtdışına çıkarılmasını engelleyici her türlü tedbir alınacaktır.
- Yurdumuzda araştırma yapan yabancı arkeologlar, yanlarına mutlaka Türk vatandaşı bir bilim adamı almak mecburiyetinde olacaklardır. Gümrük Tekel Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile koordineli olarak tarihi eser kaçakçılığının en aza indirilmesi sağlanacaktır.
- Müzelerin depolarında bekleyen binlerce tarihi eserin sergilenmesi ve turizme kazandırılması için gerekenler süratle yapılacaktır. Müze ve ören yerlerimizin en iyi biçimde işletilmesi ve korunması için gerekli her türlü tedbir alınacaktır.
- SİT alanlarının keyfi olarak değiştirilmemesi için temel kurallar konulup kanunlaştırılacaktır.
- Sansür konusu iyi bir şekilde tanımlanacak, toplum, aile, din ve milli değerleri koruma dışında keyfi uygulamalar yapılması engellenecektir.
- Toplumu rencide etmeyecek görsel sanatlar desteklenecek, ulusal ve uluslararası ortamlarda sergilenmeleri için gerekli destek verilecektir.
- Mevcut halk kütüphanelerinin daha işlevsel olarak hizmet verebilmesi için destek verilecektir.
ULAŞTIRMA POLİTİKAMIZ
- Avrupa-Asya ve Ortadoğu ülkelerinin kavşak noktasında olan ülkemizin ulaşım bağlantıları da bulunduğu konuma uygun ve uyumlu olarak geliştirilecektir.
- Ülkemizde, geçmiş yıllarda daha çok karayolu bağlantıları üzerine çalışılmış ve maalesef denizyolları, demiryolları ve havayolu ile insan ve malzeme taşımacılığı karayolları kadar gelişme imkânı bulamamıştır.
- Özellikle yük taşımacılığında kamyon ve tırların tercih etmemiz, Avrupa’nın bütün ülkelerinin sahip olduğu kamyon ve tır sayısından daha fazla kamyon ve tır sahibi olmamıza sebep olmuş, bu da mevcut yolların çok çabuk yıpranmasına yol açmıştır. Kamyon ve tır trafiğinin karayollarında yol açtığı kaza sayısının çok fazla olması, bu tercihimizin yanlışlığını bir başka açıdan göstermiştir.
- Bu gerçekleri göz önünde bulunduran partimiz, yük taşımacılığında özellikle demiryollarının kullanımını teşvik edecek ve bu yönde yeni yatırımlar yapacaktır. Özellikle tahıl, sebze, meyve ve maden, endüstriyel hammadde üreten bölgeler ile tüketen bölgeler tanımlanıp, buna göre yeni hatlar belirlenecektir. Bu yeni hatların, önemli sanayi merkezlerimizi limanlarla birleştirmesine de özen gösterilecektir. Böylece yük taşımacılığının karayolu güzergâhlarından büyük ölçüde ayrılması sağlanmış olacaktır.
- Demiryolları ile insan taşımacılığı da arttırılacak, yeni hızlı tren güzergâhları belirlenecektir. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında son derece yetersiz olan hızlı tren ağımızın genişletilecek, hali hazırdaki hızlı tren hattı projelerinin daha seri bir şekilde tamamlanacak, mevcut hızlı trenlerimizin hızları daha da artırılarak en azından gelişmiş ülkelerdeki örneklerinin seviyesine çıkarılacaktır. Demiryolları alt ve üst yapılarının özel sektör vasıtasıyla yapımı ve işletilmesi teşvik edilecek, mümkün olan her hatta kamu yararını gözetecek şekilde yap-işlet-devret modeli uygulanacaktır.
- Ülkemizin üç yanı denizler ile çevrili olmasına rağmen yolcu ve yük taşımacılığında denizyollarını çok az kullandığımız da bilinmektedir. Bu yanlışı da bir an önce düzeltmek için deniz taşımacılığına da gereken önem verilecektir. Bu kapsamda yeni limanların ve Ro-Ro terminallerinin yapımları hızlandırılacaktır.
- Denizyollarımızdaki seyir trafiği bir an önce düzenli hale getirilecek, denizlerimizdeki seyir güvenliği sağlanacaktır. Seyir güvenliğini tehlikeye atan deniz taşıma araçlarını düzene sokacak yasal mevzuat ve kanunlar hazırlanacaktır. Bu uygulamalar ile de karayolları üzerine binen yükün bir kısmı daha kaldırılmış ve karayolu trafiği rahatlatılmış olacaktır.
- Havalimanlarımızda yapılacak iyileştirmeler ve yeni havalimanlarının yapımı ile havayolu taşımacılığı da teşvik edilecek, özel sektörün havayolu taşımacılığı özendirilecektir.
- Özellikle, Ankara, İstanbul ve İzmir Büyükşehir belediyelerimiz başta olmak üzere mümkün olan her nüfus yoğun şehrimizde acil hastalar için doktor taşıyan ambulans helikopter taşımacılığının oluşması için yasal düzenlemeler yapılıp, hastanelere ve şehrin uygun yerlerine heliportlar (helikopter iniş alanları) hazırlanacaktır.
- Demiryolları ve denizyollarında ithal edilen bütün ürün ve aksamların yerli olarak imalatı için sanayi teşvik edilecek, bu amaçla yapacakları Ar-Ge çalışmalarına vergi indirimi uygulanacaktır. Özellikle şehir içi veya kısa mesafe taşımacılıkta kullanılacak yerli yapım helikopter araştırmaları teşvik edilecektir.
- Nüfusu bir milyondan fazla olan şehirlerimizde yerüstü ve yeraltı raylı taşımacılığa önem verilerek şehir içi trafik rahatlatılacak ve vatandaşlarımızın işyerlerine ve evlerine süratli ulaşımları sağlanacaktır.
- Karayolları taşımacılığında emniyet ve konforun artırılması için gelişmiş ülkeler seviyesinde olacak şekilde çok şeritli otoyollarımız artırılacaktır. Bununla birlikte mevcut yolların ıslahı ve köy yollarının tamamlanması da sağlanacaktır. Sadece yol yapmak değil, yol yapan makine ve teçhizatın ülkemizde yerli ve milli olarak üretilmesine gereken önemin verilmesi zaruridir.
- Yeni yolların ve demiryollarının yapımında çevreye en az zarar verilmesi hedeflenecek, bu çalışmalar sırasında uluslararası çevre koruma standartları esas alınacak ve sivil toplum örgütleriyle yoğun bilgi alış verişinde bulunulacaktır.
- Devlet eliyle yapılacak her türlü ihalenin, şaibeden uzak, şeffaf, hesap verilebilir olmasına özen gösterilerek rekabetçi ve adil bir ihale ortamının oluşması sağlanacaktır.
- Ekonomik açıdan pek çok olumsuzlukları görülen mevcut otoyol ve köprüler için yüklenici firmalar ile yapılan sözleşmeler devlet ve millet menfaati doğrultusunda yeniden değerlendirilecektir.
MEDYA POLİTİKAMIZ
- Günümüzde en önemli iletişim araçlarının yazılı ve görsel medya olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan yazılı ve görsel basının iktidarın ve siyasi partilerin tahakkümünde olmaması gerekmektedir.
- Yazılı ve görsel medyanın halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlayan, gerçekle bağdaşmayan algılar oluşturan medya kartelleşmesinin ortadan kaldırılması için çaba gösterilecektir.
- Sosyal medya etkili bir araç olmakla birlikte üzerinde kontrol sağlanamadığı ve belli kuralları olmadığı için iki yönlü keskin bıçaktır. Sosyal medya, terör, şiddet ve toplum genel ahlakına aykırı unsurları içermediği sürece erişimi yavaşlatılmayacak veya yasaklanmayacaktır.
- Medyanın toplumu kutuplaştıran, ülkeyi bölen, kişileri hedef gösteren, toplumsal ahlaka aykırı tutumlara girmemesi için gerekli her türlü girişim yapılacaktır.
- Yazılı ve görsel medyanın yaşayan Türkçeyi bozmasına, yozlaştırmasına asla izin verilmeyecektir.
- Vergilerimiz ile yayın yapan TRT’nin iktidar televizyonu olmasını engellemek için çaba gösterilecektir.
- Kamu kuruluşları tarafından verilen ilanların adil bir şekilde dağıtımı sağlanacaktır.
- Medyanın yetişmekte olan çocuk ve gençlerimizi genel ahlak kurallarımız dışında etkilemesine izin verilmeyecektir. Bu bir sansür olmayıp, henüz gelişmekte, öğrenmekte olan beyinlerin tam olgunlaşmadan yanlış yönlendirilmesini engelleme siyasetidir.
- Ülkemizin saygın bir kuruluşu olan Anadolu Ajansının uluslararası itibarı olan bir kurum haline gelmesi sağlanacaktır.
- Yerel medyanın güçlendirilmesi için gerekli kolaylıklar ve destek sağlanacaktır.
- Spor programlarının amatör sporları teşvik eden yayın yapması da özendirilecektir.
- RTÜK’ün yukarıda zikredilen hassasiyetler çerçevesinde çalışması sağlanacaktır.
TURİZM POLİTİKAMIZ
- Ülkemizin sahip olduğu tarihi, turistik, kültürel zenginliklerimizin, tabiat varlıklarımızın, milletimizin sahip olduğu misafirperverlik ve diğer ahlaki ve kültürel hasletlerin tüm dünyaya hak ettiği şekilde tanıtılması için gerekli hamleler yapılacaktır.
- Yabancı turistlere modern, konforlu konaklama, rehberlik ve ulaşım imkânlarının sağlanması, güvenliklerinin teminat altında bulunması, tarihi misafirperverliğimize yaraşır biçimde muamele yapılması büyük önem atfedilecek hususlardır.
- Turizm politikası denilince sadece deniz, kum ve eğlence turizmi politikasını anlamamaktayız. Sağlık, inanç, spor, dağcılık, kongre, Milli park-trekking turizmi gibi farklı turizm çeşitlerinin de ülkemize kaynak sağlaması için gayretler gösterilecektir.
- Turizm sektöründe hizmet edecek profesyonel personel sayısının arttırılmasına özen gösterilecektir. Eğitim bölümünde de ifade edildiği gibi meslek okulları sonuna kadar desteklenecek, otel hizmetleri-mutfak hizmetleri ile ilgili eğitimli personelin artması sağlanacaktır.
- Turizm rehberlerinin, çalıştığı bölgeyi iyi tanıyan, coğrafya ve tarihi bilgisi yeterli kişilerden olması için teşvik ve eğitim çalışmaları düzenlenecek, bu personel ile ilgili belli standartlar getirilecektir.
- Birçok ilimizde bulunan tarihi turistik yerlerin tahrip edilmeden değerlendirilmesi için her türlü çalışmalar yapılacaktır.
- Turizme katkısı olabilecek yeni bölgeler tanımlanacak gerekirse özel firmalar tarafından restorasyonları sağlanarak işletime açılmaları desteklenecektir. Rafting gibi moda spor dallarının yapılacağı Çoruh nehri gibi alanların özel tanıtımları yapılacaktır.
- Sağlık turizminin son zamanlarda özellikle, jeotermal tedavi, saç ekimi ve plastik cerrahi konuları başta olmak üzere geliştiği bilinmektedir. Bu konuların çeşitlenmesi desteklenecek ve bu hizmetlerin gezi turizmi ile bir paket halinde oluşturulması için gayret edilecektir.
- Vatandaşlarımız turizm bölgelerinde yabancı turistlere göre aynı şatlarda daha pahalı bir şekilde tatillerini geçirmektedir. Böyle bir duruma müsaade etmeyeceğiz.
- Tarihi ve turistik mekânlar açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan ülkemizin bu avantajlarını en etkin biçimde kullanması sağlanacaktır.
- Özellikle Ortadoğu ve Arap ülkelerinden gelecek turistler için özel deniz alanlarının oluşturulması desteklenecektir.
- Aynı anda birçok iklimin yaşandığı ülkemizde, yazları ve kışları yerli-yabancı spor kulüplerine kamp yapmaları için ev sahipliği yapacak bölgelerimiz çeşitlendirilecektir.
- Kayak turizminin sadece Batı Anadolu’da değil Doğu Anadolu’da da rahatlıkla yapılabilmesi için gerekli bütün imkânlar oluşturulacaktır.
- Yayla ve dağ turizminin geliştirilmesi için haritalanmış patika yollar arttırılacak ve iç-dış trekking turizmi hizmetine sunulacaktır.
- Milli parklar turizminin gelişmesine özel önem verilecektir.
- Turizm bölgelerinde bölgesel el sanatları ve yöresel ürünlerin üretimi ve pazarlanması ile ilgili olarak özel destek paketleri hazırlanacaktır.
- Köy turizminin gelişmesi için özel köyler rehabilite edilecek ve köy hayatı, yaşantısını deneyimlemek isteyen yerli-yabancı turistlerin hizmetine sunulacaktır.
- Şehirlerimizde bulunan ve Selçuklu, Osmanlı mimarisi özelliklerini taşıyan evlerin usulüne göre restore edilip turizm hizmetine sunulmasına özen gösterilecek ve bu konuda özel sermaye teşvik edilecektir.
SOSYAL HAYAT
- Toplumdaki manevi bağların güçlendirilmesi ve karşılıklı güvene dayalı bir şekilde barış ve kardeşlik olgusuyla, kul ve komşuluk haklarına riayet ederek yaşama kültürünün geliştirilmesi için her türlü önlem alınacaktır.
- Eğitim, kültür ve sosyal politikalarımız insanı merkezine alan, ahlaki ve manevi iklimi, kardeşliği önceleyen bir biçimde düzenlenecektir.
Aile
- Herhangi bir toplumda baş gösteren sosyal problemlerin ve ahlaki dejenerasyonun en önemli sebeplerinden bir tanesi aile müessesesinin zayıflaması ve ortadan kalkmasıdır. Bu nedenle ülkemizin ve toplumumuzun geleceği için aile yapımızın yeniden güçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Yeni nesillerimizin hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sağlıklı, ahlaklı, milli ve manevi değerlerimize haiz, insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirilmelerinde ailenin rolü son derece önemlidir.
- Devlet, ülkemizin ve milletimizin geleceği için hayati öneme haiz aile müessesesinin korunması ve güçlendirilmesi için, aile yapısını tehdit eden her türlü yıkıcı maddi ve manevi tesirlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri almakla mükelleftir.
- Yürütülecek maddi kalkınma hamlesi ile, aile kurumunun devamlılığına tehdit oluşturan borç, işsizlik ve her çeşit ekonomik sıkıntılar ortadan kaldırılacak, ahlak ve maneviyatı, medeniyetimizden kaynaklanan temel değerlerimizi esas alan eğitim sistemi ile de ailenin manevi temelleri güçlendirilecektir.
- Aile kurmanın ilk adımı olan evlilik her bakımdan desteklenecek, özendirilecek ve teşvik edilecektir.
- Devletimiz medyanın aile yapısı ve evlilik üzerinde olumsuz etkiler yapacak yayınlardan arındırılması için gereken tedbirleri alacaktır.
Gençlik
- Ülkemizin huzur ve refahı için; geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizin nefis terbiyesi, önce ahlak ve maneviyat, hakkı üstün tutma değerlerini benimsemiş, tarihi ve kültürel değerlerimizle barışık, aile mefhumunun önemini özümseyen, devletine ve milletine sadık, toplumsal barış ve kardeşlik ruhuna sahip, ahlaki ve manevi değerlere bağlı bir şekilde yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
- Gençlik ile toplumun diğer bireyleri arasındaki sosyal ilişkilerin sağlıklı ve güçlü bir şekilde kurulması için, ayrıştırıcı değil, birleştirici, yapıcı ve kucaklayıcı sosyal politikaların geliştirilmesi yönünde çaba harcanacaktır.
- Gençler geleceğimizdir. Ahlaklı ve manevi değerlerine bağlı gençler bu ülkenin en değerli varlığıdır. Partimiz gençlerin ülkelerine, tarihlerine, insanlık ideallerine, milli ve manevi değerlerine bağlı ve Yeniden Büyük Türkiye sevdalısı bireyler olarak yetişmelerinde öncü görev alacaktır.
- Gençlerimizin partimiz içinde aktif siyasette rol almaları ve siyasetle ilgilenmeleri teşvik edilecektir. Gençlerimizin siyasi çalışmalar yaparak anayasamızda ifadesini bulan milletimizin maddi ve manevi kalkınmasına katkılarını sunmaları imkânı verilecek ve siyaset gençleştirilecektir.
- Hiçbir gencimiz ekonomik sebeplerle eğitim ve sağlık imkânından mahrum kalmayacaktır.
- Bilim ve İnovasyon kulüpleri kurularak gençlerimizin yeni buluşlar için yapacakları çalışmalar desteklenecek, gençlerimizin bilim, sanat, teknoloji ve spor alanlarında ulusal ve uluslararası yarışmalara katılmaları teşvik edilecektir.
- Gençlerimizin spor yapma imkânlarının arttırılması için ciddi yatırımlar yapılacaktır. Öğrencilerin fiziksel bir engelleri yoksa ilkokuldan itibaren mutlaka bir spor ile ilgilenmeleri için teşvik sistemi uygulanacaktır. Başarılı olanların, yüksek burslar ile ödüllendirilmeleri gibi teşvikler geliştirilecektir. Profesyonel spor kulüplerinin amatör branşlarına devlet desteği sağlanarak, daha fazla gencimizin spor yapması sağlanacaktır.
- Gençlerimizin evliliklerinde, ev ve araba edinmelerinde bir defaya mahsus devlet katkısı sağlanacaktır.
- İlk defa ticarete atılan 30 yaş ve altı gençlerimizin kurdukları şirketler 2 yıl süreyle vergiden muaf tutulacaktır.
- Yurtdışı ihracat ve ithalat işleri ile uğraşacak gençlerimiz için devlet destekli paket programlar-eğitimler düzenlenecek ülkeye muhtemel katkılarını en üst düzeye çıkarmaları sağlanacaktır.
- İşyerlerindeki çıraklık, kalfalık kanunu yeniden gözden geçirilecek, gençlerimizin yasal haklarının istismar edilmesi önlenecektir.
- Gençlerimizin maruz kalabileceği zararlı alışkanlıkların önlenmesi için her türlü tedbir alınacaktır. Aileler, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve diyanet teşkilatı gençlerin zihinsel, ruhsal ve bedensel gelişimlerine zarar verecek her türlü soruna karşı iş birliği içinde mücadele edecektir.
- Uyuşturucu batağına saplanmış, kurtulmaya çalışan gençlerimize acil psikolojik, manevi ve tıbbi destekler verilerek topluma yeniden kazandırılmalarına çalışılacaktır.
- Gençliğimizin ilkokuldan itibaren kaldığı yurtlarda tedbirler ve denetimler en üst seviyeye çıkarılarak herhangi bir şekilde istismar edilmelerinin önüne geçilecektir.
- Toplumun kanayan bir yarası olan sokak çocukları sorunu acil olarak çözülecektir. Sokak çocukları sokaklardan kurtarılarak devletin koruması altına alınacak ve bu çocuklarımız toplumsal hayata kazandırılacaktır.
Kadın
- “Cennet anaların ayakları altındadır” müjdesine mazhar olmuş, milletimizin en büyük gücü ve zenginliği olan imanlı ve inançlı nesillerin yetişmesinde en büyük role sahip kadınlarımız en öncelikli konularımızdandır.
- Kadın Allah’ın yarattığı bir varlık olarak insanlığın değişmez bir üyesidir. Bir insan olarak tüm hak ve hürriyetlerine doğuştan sahiptir. Kadınların sahip olduğu haklar hiçbir şekilde gasp edilemez.
- Kadın sadece dünyaya çocuk getiren ve evde çocuğuna bakan bir birey değildir. Kadın dünyaya getirdiği çocuğunun ve diğer çocukların yaşadığı dünyayı güzel bir dünya yapabilmek için fıtratına uygun şekilde hayatın her alanında sorumluluk alan bireydir.
- Partimiz ülkemize dair büyük hedeflerin gerçekleşmesinde kadınların katkılarını hayati öneme sahip görmektedir. Bu ülke ‘Yeniden Büyük Türkiye’ olacaksa bu ancak kadınların da bu büyük ideal uğrunda etkin bir şekilde rol alması ile mümkün olacaktır. Bu bilincin güçlenmesi için gereken adımlar atılacaktır.
- ‘Kadın ve Aile Bakanlığı’ iktidarımızda yeniden kurulacaktır. Bu bakanlık kadınların ekonomik ve sosyal alanda yaşam şartlarının iyileştirilmesinin yanında, hayatın her alanındaki ülke politikalarının oluşmasında kadın bakış açısının yansıtılmasını sağlamak için de çalışacaktır.
- Kadınlarımızın kamuoyu araştırmaları ile ortaya konulan ihtiyaç ve beklentilerinin, maddi ve manevi sıkıntılarının bölgesel faktörlerin de göz önünde bulundurularak analiz edilebilmesi, bütün bu alanlarda çözüm üretilebilmesi, gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesi Türkiye ve dünyadaki kadın teşkilatları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenler ile gerekli işbirliği ortamı oluşturulacaktır.
- Kadınlarımızın temel hak ve hürriyetlerinin korunması, kadına yönelik şiddet, taciz, negatif ayrımcılık, maddi ve manevi istismarın önlenmesi, töre cinayetleri ve istemedikleri evliliklere zorlanması gibi birçok hususta “Önce ahlak ve maneviyat” prensibine ve bilimsel verilere dayalı politikalar belirlenecek, başta eğitim ve medya alanında ve gerekli mevzuat değişiklikleri hususunda gereken adımlar atılacaktır.
- Kadına yönelik şiddetin sona ermesinin cezai müeyyidelerin artırılması ile değil ancak aile içi eğitim ve toplumsal bilinçlenme ile mümkün olacağına inanıyoruz. Kadına yönelik şiddeti doğuran şartların ortadan kalkması ancak ahlak- maneviyat ve adalet duygusu yüksek bir toplumda mümkün olacaktır. Kadın ve Aile Bakanlığı aile içinde eğitim ve toplumsal bilinçlenme konusunda Diyanet Teşkilatı ile koordinasyon içinde çalışacaktır.
- Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın, şiddetin ve tacizin önlenmesi için ‘Kadın ve Aile Bakanlığı’ bünyesinde şikâyet ve takip merkezleri kurulacaktır. Bu merkezler devlet kurumları, yerel yönetimler ve kadın sivil toplum kuruluşları ile iletişim içinde çalışacaktır. Bakanlık özellikle aile içi şiddet konusunda önleyici tedbirlerin alınmasında sorumluluk üstlenecektir.
- Kültür emperyalizminin meydana getirdiği özellikle kadın istismarına yönelik tutumların başta medya olmak üzere, iş hayatı, eğitim hayatı gibi birçok alanda ortadan kaldırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.
- Müspet kadın rol modeller, medyada, sanatsal, kültürel ve sosyal faaliyetlerde ön plana çıkarılacak. Kadın rol modeller aracılığıyla ahlak, iffet, merhamet, fedakârlık, şefkat, asalet, üretkenlik gibi değerler kadınlarımız arasında yaygınlaştırılıp güçlendirilecektir.
- Toplumsal hayatın her alanında kadın ve erkeğin birbiri ile çatışma ve üstünlük mücadelesi içinde değil, menfaat paralelliğine dayalı işbirliği ve dayanışma içinde görevlerini yerine getirmesi için gerekli zihinsel dönüşüm eğitim ve medya yoluyla sağlanacaktır. Kadın ve erkek arasında “tamamlayıcılık” unsuru ön plana çıkarılacaktır.
- Bazı kesimler kadın sorunlarını erkek egemen bakış açısıyla, bazı kesimler de feminist bakış açısıyla değerlendirdikleri için konunun nesnel (objektif) olarak ele alınması mümkün olmamakta, bilakis çatışmacı bir üslup ortaya çıkmakta ve sorunlar çözümsüz kalmaktadır. Bu yanlışlıkların önlenmesi adına kadın ve aile ilgili sorunların ve çözümlerin konunun uzmanı olan kimselerden oluşan komisyonlarda ele alınması sağlanacaktır. Bu komisyonlarda mutlaka kadın üyeler de yer alacaktır.
- Kadınları ilgilendiren bütün kanuni düzenlemeler yapılırken kadın sivil toplum kuruluşlarının öneri ve teklifleri en üst seviyede dikkate alınacaktır.
- Kız çocuklarının eğitimi önündeki bütün engeller kaldırılacaktır. Kız çocuklarının eğitim hayatlarına temel ve orta eğitimden sonra devam etmeleri teşvik edilecek ve aileler bu konuda bilinçlendirilecektir. Maddi zorluk yaşayan kız çocuklarının eğitim masrafları devlet tarafından karşılanacaktır. Kadınlarımızın eğitim seviyesinin yükseltilmesi için gerekli tüm adımlar atılacaktır.
- Kadınlarımızın sosyo-ekonomik yapısının güçlendirilmesi için gerekli politikalar geliştirilecektir. Kadınlarımızın zor şartlarda, istemedikleri işlerde ve güvencesiz olarak çalıştırılmaları önlenecek, erken emekli olma ve yarı zamanlı çalışma imkanları genişletilecektir.
- Kendi işini kurmak ve üretime katılmak isteyen kadınlarımıza uygun şartlı, faizsiz krediler ve vergi indirimleri gibi teşvikler ve destekler en üst seviyede sağlanacaktır.
- Boşanmış kadınlarımızın (ayrıldığı eşin imkanları yeterli değilse) nafakaları insanlık onuruna yaraşır düzeyde olmak üzere devlet tarafından oluşturulacak bir fon tarafından ödenecektir.
- Engelli, dul ve zor koşullarda yaşayan kadınlarımızın sorunlarının giderilmesi için yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin bu konuda destek vermesi sağlanacaktır.
- Maddi zorluk yaşayan, bakıma muhtaç ve kimsesiz kadınlar için barınma, gıda ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu SICAK YUVA merkezleri kurulacaktır.
- Sadece ülkemizde ve İslam dünyasında değil, tüm dünyada kadın ve aile ile ilgili sorunların çözülmesi için D-8 ve D-60 organizasyonları içerisinde “Kadın ve Aileyi Koruma Teşkilatı” kurulacaktır.
Engelliler
- Engelli vatandaşlarımızın hayatın bütün alanlarında yer alabilmesini sağlamak temel amacımızdır. Bir vatandaşımızın engelli olması topluma faydalı olmasına engel değildir. Bu sebeple engelli vatandaşlarımızın hayatın her alanında bireysel katkılarının sağlanması için gerekli tüm düzenlemeler yapılacaktır.
- Engelli vatandaşlarımızın yaşam kalitelerinin yükseltilmesi için kamu ve yerel yönetimler birlikte çalışacaklardır. Engelli vatandaşlarımızın yaşam kalitesini yükselten özel sektör kuruluşlarına teşvikler verilecektir.
- Engelli çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim hayatında fırsat eşitliğinin sağlanması için karşılaştıkları sorunlar çözülecek ve eğitim şartları iyileştirilecektir.
- Engelli çocuklar ve gençlerimiz için sosyal ve sportif faaliyetlerin yapıldığı merkezler açılacaktır.
- Engelli vatandaşlarımızın iş hayatına katılımı ve istihdamı ile ekonomik özgürlüklerinin sağlanması partimiz için birincil önemdedir. Engelli vatandaşlarımızın bu alanda önlerindeki zorluklar kaldırılacak, kamu ve özel sektörde engelli vatandaşlarımızın istihdamında pozitif ayrımcılık ilkesi uygulanacaktır.
- Engelli vatandaşların bakımını üstlenen yakınlarına devlet tarafından yapılan maddi destek miktarı artırılacaktır.
SPOR POLİTİKAMIZ
- Spor, bedenen ve zihnen sağlıklı bireyler yetiştirmek için en önemli araçlardan biridir. Spor Politikamız; 3 ana temel üzerine bina edilecektir.
– Herkes İçin, Yaşam Boyu Spor
– Okul Sporları
– Madalya Odaklı Spor Faaliyetleri
- Herkes İçin Yaşam Boyu Spor faaliyetleri ile toplumumuzun sağlıklı yaşaması ve bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, tüm vatandaşlarımızın temel sportif faaliyetlere yönlendirilmeleri sağlanacak; ihtiyaç duyulan rekreasyon alanlarının oluşturulması için gerekli değişiklikler ilgili kanunlarda yapılacak; kişi başına düşen yeşil alan miktarının artırılması sağlanacaktır. Herkes için spor faaliyetleri ile mücadeleye dayanmayan, katılanların sağlık ve yaşam kalitelerinin artmasının hedeflendiği; yürüyüş, yüzme, dağcılık, kültür fizik aktiviteleri ile açık/kapalı alanlarda yapılabilecek sportif faaliyetlerin yerel yönetimlerce her günün rutini olarak; vatandaşa hizmet amacıyla icra edilmesi sağlanacaktır.
- Okul Sporları; bireyin fiziksel etkinlikle tanıştığı, bedenine hâkim olma anlayışını geliştirdiği ve sportif farkındalığının oluştuğu süreçleri kapsamaktadır. Ülkemiz nüfusunun yaklaşık %30’u öğrenci olarak eğitimlerine devam etmektedir; yaklaşık 18 milyon öğrenci ilk ve orta dereceli okullarda eğitimlerine devam ederken, bu sayı yükseköğretimde 7,5 milyon civarındadır. Ülkemizde ilk ve orta dereceli okullarda festival amaçlı sportif organizasyonların yapılması desteklenecek, çocuklarımızın özellikle geleneksel oyunlarla fiziksel aktivitelere yönlendirilmeleri sağlanacaktır. Lise düzeyinde, ülke genelinde branş ligleri oluşturulacak, başarılı sporcuların; başarılarının eğitim süreçlerine pozitif katkı sağlaması esas alınacaktır. Öte yandan başarılı sporculara verilecek; spor bursları ile lise ve yükseköğrenim öğrencilerinin hem eğitimlerine hem de spora devam etmeleri desteklenecektir.
- Okul Sporlarında temel amaç sportif katılım olarak planlanacaktır. Bu maksatla tüm okullarımızın okul takımı kurmaları özendirilerek her okuldaki lisanslı sporcu sayısına göre ilgili okula her bir dönem için; spor yardımı yapılacaktır. Bu suretle lisanslı sporcu sayısının artırılması sağlanacaktır. Okul Spor Faaliyetleri ders dışı aktiviteler olarak planlanarak; okul sporları herhangi bir dersle sınırlı kalmayacaktır. Okullarımız, bulundukları bölgede kamuya ait tüm spor alanlarından faydalandırılacak, tesislerin ortak kullanımı sağlanacaktır.
- Okul Sporları ile tüm öğrencilerimizin sportif farkındalıklarının yükseltilmesi planlanarak; ailelerimizin çocuklarını izlemek ve onlara refakat etmek suretiyle spora yönelmeleri ve seyirci/izleyici kalitesinin yükselmesi sağlanacaktır.
- Madalya Odaklı Sportif Faaliyetleri; gerek olimpik/paralimpik gerekse olimpik olmayan tüm branşlarda; ülkemizin başarı sıralamasının dünya genelinde en üst sıralarda olması, her türlü uluslararası sportif organizasyonda bayrağımızın dalgalanması ve İstiklâl Marşımızın okunması en büyük hedefimizdir.
- Ülkemiz birçok sportif branş ve alt disiplinde uluslararası yarışmalarda temsil edilmekte olmasına rağmen başarılı olduğumuz branşlardaki çeşitliliğin az olması ve başarıda devamlılığın sağlanamaması en büyük sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda “Milli Sporcu Yetiştirme Programını” en kısa sürede oluşturacağız ve ülkemizin sahip olduğu genç potansiyeli; okul düzeyinde ölçümleyerek sportif yetenek ve kabiliyetlerine göre değerlendirmeyi; profesyonel antrenörler aracılığı ile başarılı sporcular yetiştirmeyi ve başarıda devamlılığı sağlayacağız.
- Milli Sporcu Yetiştirme programının kapsamı içerisinde, antrenöründen, masörüne tüm teknik ekibin en iyi şekilde yetiştirilmesi, ihtiyaç duyulan malzeme ve ekipmanın ülkemizde üretimi, lisansüstü ve disiplinler arası eğitim vermek üzere “Türkiye Spor Bilimleri Üniversitesi” kurulacaktır.
- Uluslararası yarışmalara katılacak milli sporcularımızın her türlü alt yapı ve tesis ihtiyaçları ile teknik kadro gereksinimleri desteklenecek, başarılı sporcularımızın yetişmesi için ilkokuldan başlamak üzere ülkemizdeki genç potansiyelin spora yönlendirilmesi ve yetiştirilmesi sağlanacaktır.
- Başarılı sporcularımızın ödüllendirilmesinde; antrenörden spor kulübüne, sporcunun başarısına katkı sağlayan tüm unsurların ödüllendirilmesi sağlanacaktır.
- Spor Kulüplerinin denetimleri eşitlik ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilecektir. Profesyonel kulüplerimizin yapısal durumları değiştirilerek finansal “fair play” ilkelerine uymalarını sağlayacak, ekonomik ve idari yönetimde şeffaf bir kurumsal yapıya kavuşturulmaları sağlanacaktır.
- Nüfus yapısı çerçevesinde bölgesel sportif kabiliyetlerimizin tespiti için “Türkiye Spor Haritası” oluşturulacak; geçmişten günümüze, bireylerin şehirlere göre sportif yatkınlık/başarı durumları tespit edilerek; belirlenen branşlara göre tesisleşmenin önü açılacaktır. Türkiye Spor Haritası ile sahip olduğumuz, sportif kabiliyet tesis ve coğrafya parametrelerine göre değerlendirilebilecektir.
- Mevcut tesislerin çok amaçlı olarak kullanılması için dönüşümleri gerçekleştirilecek; herhangi bir semt/mahalle veya ilçede kamuya ait olan spor tesislerinden tüm vatandaşlarımızın yararlanması sağlanacaktır.
- Amatör spor teşvik edilecek, okul aile ve kulüp projeleri desteklenecek, spor tesislerinin yapımında, bölgesel ihtiyaca cevap verecek, kültür ve sanat faaliyetlerinin yapılmasına imkân verecek modern tesislerin yapılması esas alınacaktır.
- Spor – Sağlık ilişkisi çerçevesinde, sağlıklı yaşama katkı sağlayan sportif kültürün; toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturacak şekilde özendirilmesi sağlanacak, bu kapsamda Türkiye Sağlık Haritası oluşturularak; ülkemizde bölgesel olarak karşılaşılan sağlık sorunları belirlenecek; yaşanılan çevrenin sağlık üzerindeki etkileri çerçevesinde bireylerin sportif faaliyetlere yönlendirilmeleri sağlanacaktır.
- Sporun birleştirici, kaynaştırıcı/pekiştirici etkisinden faydalanılarak, milli ruh, kardeşlik ve birliğin oluşması/güçlendirilmesi için her türlü sportif faaliyet desteklenecek, ayrıca madde bağımlılığı ve kötü alışkanlıkların gençlerimizden uzak tutulması için de spordan faydalanılacaktır.